Merhaba sevgili film severler. Ben Kutlay. Bu hafta da yeni bir yapımla daha sizlerle birlikteyim. Bu hafta ele alacağım yapım, birçok bakımdan özgün bir iş olan Sound Of Metal.
Geçtiğimiz günlerde 93. Oscar ödülleri adayları açıklandı. Normalde bildiğiniz gibi adaylar aralık sonu gibi açıklanır, şubatın son haftası da ödüller sahiplerini bulurdu. Fakat, son bir yıldır içerisinde bulunduğumuz pandemi durumu tüm hayatı etkilediği gibi Oscar ödüllerini de etkiledi. Adaylar Mart ayında belli olurken, ödüller ise 25 Nisan 2021 de verilecek. Ertelenme yaşanmasının sebebi ise, ödül törenini dijital ortamdan değil de yine sahnede düzenlemek içindi. Fakat bu durum hala netleşebilmiş değil. İlerleyen yazılarımdan birinde Oscar favorilerimi de açıklayacağım bir yazım olacak fakat bu seneki adaylarla ilgili birkaç şey söylemek istiyorum. Artık dijital film ve dizi platformları sinemayı da ele geçirmiş durumda. Bu sene Netflix yapımı olan Mank filmi 10 dalda aday olurken, yine aynı platformun başka bir yapımı olan Chicago Yedilisinin Yargılanması filmi de "En İyi Film" kategorisinde aday oldu. Beni şaşırtan başka bir Netflix yapımı ise Eurovision Song Contest: A Story Of Fire Saga filmi oldu. Çünkü filmin şarkılarından birisi olan, Moly Sanden'in seslendirdiği " Husavik (My Town - Benim Şehrim) " şarkısı "En İyi Film Şarkısı" dalında aday oldu. Ve ben güçlü bir aday olduğunu düşünüyorum. Bugün değerlendirmesini yapacağım film olan Sound Of Metal ise başka bir dijital platform olan Amazon'un orijinal filmi. İlerleyen yıllarda bu platformların sinema sektöründe daha da fazla söz sahibi olacağını düşünüyorum.
Sound Of Metal, ülkeyi karavanla dolaşan, metal müzik yapan ve aynı zamanda sevgili olan Ruben ve Lou'nun hayat hikayesini konu alıyor. Lou solist iken, Ruben ise bateristtir. Fakat bir gün Ruben'in sesleri boğuk duymasıyla hayatları alt-üst olur. Ruben duyma yetisini tamamen kaybeder ve işitme engelliler için hizmet veren bir yatılı okulda hayatını sürdürmeye başlar. Sevgilisi Lou ise kurallar gereği onunla yaşamayacağı için babasının yanına taşınır. Bu süreçten sonra Ruben'in hayata tutunma mücadelesini izliyoruz. Aslında filmi izlemeye başlamadan önce filmle alakalı bir yazı yazma fikri aklımda hiç yoktu fakat filmi bitirdikten sonra film hakkında bir şeyler yazmak istedim. Filmin sonunda birçok duyguyu bir arada yaşıyorsunuz. Özellikle filmin sinematografisi ve ses kurgusu beni çok etkiledi. Film 5 dalda Oscar adayı. En iyi filmde Mank filminden sonra ikinci adayım. En iyi erkek oyuncu dalında ise Riz Ahmed'in Gary Oldman'ı en çok zorlayacak isim olduğunu düşünüyorum. Bu arada şunu da belirtmek isterim ki, geçtiğimiz yıllarda Venom filminde filmin kötü karakterini canlandıran Riz Ahmed'in o dönemki oyunculuğunu hiç beğenmemiştim. Bu süreçte oyuncunun kendisini iyi geliştirdiğini düşünüyorum. Bu filmin adaylığının en net olduğu kategorisi ise "En İyi Ses Miksajı" kategorisi. Bence kesinlikle ödülü alacaktır. Özellikle karakterin, ortamda müthiş bir ses ve karmaşa varken sadece sessizliği duyduğu sahneler çok etkileyiciydi. Film, gerçek bir sanat filmi tadında olmasına rağmen sizi hiç sıkmıyor ve hikayenin içerisine sizi kolaylıkla alıyor. Filmin yönetmenlik koltuğunda ise daha önce pek fazla bilinen bir başarısı olmayan Darius Marder var. Film, İMDB'den ise 7.8/10 puan almış. Benim filme puanım ise 8/10 . Haftaya başka bir filmle daha tekrar görüşmek dileğiyle. Şimdilik hoşçakalın!
Kutlay ZEREY