Kosmos, 2009 yılında
Reha Erdem tarafından yönetilen bir dram filmidir. Film Kars'ın bir köyünde
geçmektedir. Kosmos mucizeler yaratan bir hırsızdır. Dağlardan, taşlardan
ağlayarak bu sınır köyüne gelir. Şehre girer girmez nehirde bulunan küçük bir
çocuğun hayatını kurtarır. Ve şehirde mucize adam olarak görülmeye başlar.
Çünkü nehirde bulduğu çocuk aslında ölmüştür ve Kosmos onu tekrar hayata
döndürür. Kosmos ile o sırada nehrin başında gördüğü ve sonrasında çocuğun
ablası olduğunu öğrendiğimiz kişiyle garip bir yakınlaşma içerisine girer ve
olaylar gelişmeye başlar.
Kosmos filmi içerisinde birden fazla mitolojik
öğeyi barındırmaktadır. Kosmos, köye gelmeden önce köyde Apollonik bir yapı
vardır. Kötü olaylar yaşanmaz, insanlar gayet sakindir ve herkes birbirine
kolayca güvenmektedir. Aslında şehirde Apollonik bir yapı olduğunu şehrin
içerisinde bulunan jandarma karakolundan ve garnizondan anlayabiliriz. Şehir
sürekli kontrol altında tutulur ve olaylar önceden engellenir. Hatta Kosmos
köyün kahvehanesine girdiği zaman oradan bir kişi Kosmos'a: "Burası mert
insanların şehridir. Buradaki insanlar birbirine güvenir. Burada asla
kötülükler olmaz" der. Bu da şehirde Apollonik bir yapının hüküm sürdüğünü
gözler önüne serer. Bu Apollonik yapı içerisinde zamanla Dionisiac yapılar baş
göstermeye başlar. Sınırda meydana gelen olaylar, insanların ölmesi, babaları
öldürülen kardeşlerin katili bulma çabaları... Bunların hepsi Apollonik yapını
tam bir zıttı olan Dionisiac yapının ortaya çıkardığı durumlardır ve yaşanan bu
olaylar Battal köye geldikten sonra olmaya başlar. Çünkü Battal Apollonic
yapıdan çok Dionisiac yapıya sahiptir. Yani Dionysos'a benzer. Deli tavrından
tutun da giyiminin kötülüğü, konuşmaları bize bu yapıyı yansıtır. Bu kişinin
tıpkı Dionysos'ta olduğu gibi tanrısal güçleri vardır ve biz bu güçleri film
içerisinde görürüz. Henüz filmin ilk sahnesinde derede ölmüş bir çocuğu
kurtarır. Filmin ilerleyen sahnelerinde öksürmekten ciğerleri çürümüş bir
terzinin hastalığından kurtulmasına sebep olur. Bu anlamda orada bulunan toplum
tarafından kabul görmeye başlar. Karakterin Dionysos ile olan benzerliği
fazlasıyla dikkat çeker. Dionysos'un şarabı varken Battal'ın kesme şekerleri
vardır. Dionysos, insanlara şarabını dağıtır ve kendiside istifade eder. Battal
ise sürekli gittiği kıraathaneden şeker alır, onları dağıtır. Ayrıca o
şekerlerden kendisi de yer. İsmi bile
benzemektedir. Dionysos'un diğer isimlerinden bir tanesi de Bacchus iken bizim
karakterimizin de adı Battal'dır. Battal, kelime anlamı olarak "işe yaramaz, kullanılmaz" anlamına
gelirken aynı zamanda "Cesur ve kahraman" olarak ta adlandırılır.
Yani Battal karakteri hem işe yaramaz bir karakterken aynı zamanda cesur bir
yapıya sahiptir. Daha sonrasında kendisinin çalışmaya başladığı kıraathanenin
sahibi "Tembel bu tembel. Çalışmaz. Senden bir halt olmaz" diyerek
aslında Battal adının ilk anlamına atıfta bulunmaktadır. Fakat Battal'ın
mucizevi bir şekilde insanların sorunlarını çözmesi, bir çocuk için kendisini
dereye atması onun adının ikinci anlamına atıfta bulunmaktadır. Battal, karakter yapısı gereği çok sakin bir
insandır. Çocuklar tarafından taşlanır, bazı insanlar tarafından hor görülür
hatta kahvehaneci adam tarafından elinde sigara bile söndürülür fakat Battal
sakinliğini korur ve oradan gider. Bu durum Dionysos'ta da böyledir. Bakkhalar
eserine bakıldığı zaman tanrı Dionysos, ona karşı çıkan Kral Pentheus'un yanına,
başka bir kılıkta kendisini tanıtmak için gittiğinde Battal ile aynı ruh hali
içerisine bürünür. Dionysos, kral Pentheus için: "O öfkesinden kudursa
dahi ben onu hep sakin karşılayacağım. Bilge olan kimseler kendilerini tutmayı
bilir, sakinliklerini korurlar"[1]
der. Bu durumdan dolayı Battal ile Dionysos bağlanabilir. Kahvehanedekiler
Battal'a "Sen neden çalışmıyorsun?" diye sorduklarında o, gerçek aşkı
aradığı için çalışmadığını söyler. Ve nitekim film içerisinde aradığı gerçek
aşkı bulur. Battal, henüz filmin ilk sahnesinde hayatını kurtardığı çocuğun
ablası olan Neptün'e aşık olur. Neptün'e 3 açıdan yaklaşabiliriz. Birincisi
Neptün adı mitolojide Poseidon'u temsil etmektedir. Poseidon, Olympos'un en
kıdemli tanrılarından bir tanesi olup, denizleri, okyanusları ve depremleri
kontrol eder. Dolayısıyla yönlendirme gücü çok fazladır. Kosmos filminde ana
kadın karaktere bir erkek tanrı olan Poseidon'un adının verilmesi o toplumdaki
eril yapıyı kırmak içindir. Zaten filme baktığımızda da Neptün karakteri,
Battal'ı kolayca kontrolü altına alır ve istediği gibi yönlendirir. Bu da
Poseidon'un özelliklerini ortaya koymaktadır. İkinci açı ise şudur: Neptün
karakteri, Dionysos'un biricik aşkı olan Ariadne ile ilişkilendirilebilir.
Ariadne, Girit Kralı'nın kızıdır ve kral Theseus'a inanarak onunla birlikte
kaçar. Naksos Adası'na giderler. Ariadne bir gün uyandığında Theseus'un yanında
olmadığını ve uzaktaki bir gemiyle kaçtığını görür. Tam onun peşinden koşmaya
başlarken bir anda ortaya Dionysos çıkar ve ikisi de birbirine o anda aşık
olur. Ve daha sonrasında Olympos'ta evlenirler. Dionysos, Ariadne'yi bize şu
şekilde anlatır: "Bana aşkı anlat derler. İşte tam orada, uykunun
kollarının arasındayken o güzel kadında gördüm aşkı ve ona hemen evlenme teklif
ettim" [2]
Dionysos, gerçek aşkıyla bir deniz kenarında tanışır ve hemen aşık olur. Bizim
karakterimiz Battal'da gerçek aşkıyla bir dere kenarında karşılaşır ve o da
hemen aşık olur. Üstelik Neptün karakteri aynı Ariadne gibi mağrur bir durum
içerisindedir ve kardeşini kaybetmek üzeredir. Son açıdan da Neptün aslında
bereket tanrıçası olan Demeter'in kızı Persephone'nin ta kendisidir. Bunu da
filmin şu sahnesinde anlarız. Battal yine bir gün kıraathanede gerçek aşkı
anlatırken bir anda camda Neptün görünür ve Battal: "Nar tanem geldi"
der. Nar, toprakta yetişen bir bitkidir. Demeter'in kızı Persephone, yer altı
tanrısı Hades tarafından yer altına kaçırılır ve Hades Persephone'ye bir tane
nar verir. Narı yiyen Persephone yer altına hapsolur. Bunu gören Demeter çok
üzülür ve Hades ile anlaşma yaparak kızının 6 ay boyunca yanında kalmasını
sağlar. İşte bu nedenle, nar imgesi sayesinde masum Neptün, masum Persephone
ile özdeşleştirilebilir. Neptün,
Battal'a adını sorduğunda o "Battal" diye cevap vermez, adının Kosmos
olduğunu söyler. Kosmos, kelime anlamı olarak "evren", "düzenli
ve uyumlu olarak düşünülen bütün varlıklar" [3]
dır. Yani Battal, oraya düzeni sağlamaya giden kişidir. Fakat Battal, kendi
içerisinde bazı ikilikler yaşamaktadır. Bir yandan insanlara yardım ederek bir
düzen sağlamaya çalışırken, diğer yandan da hırsızlık yapar. Yaptığı bu
hırsızlığı da sakat bir kadına bağlayarak meşrulaştırmaya çalışır. Bakkhalar'da
Dionysos'ta iki kişilikli bir yapıya sahiptir. Kendisi bir yandan kral
Pentheus'un yanına giden bilge ve sürece Apollonik yapıya sahip bir tanrıyken,
kendi Bakkhalarının yanında onları şarabıyla uyuşturan, zevkin doruklarına
çıkaran ve bu sebeple cinayet bile işlemelerine sebep olan bir tanrıdır. Battal
karakteri, bu yapısıyla Dionysos'un dışında yine mitolojide var olan Hermes'e
de benzetilebilir. Hermes, mitolojide hırsız ve habercilerin tanrısı olarak
geçer. Hermes, bir gün bebekken Apollon'un gözetimi altındaki inekleri çalar ve
onları otlatmaya başlar. Zeus bunu öğrendiğinde ise ona kızamaz çünkü kendisi
çok iyi lir çalar ve Zeus'u büyüler. [4]
Battal karakteri de aslında bir hırsızdır, fakat insanları iyileştirerek,
onların dertlerine derman bularak insanları büyüler. Bu nedenle kimse Battal'dan
şüphelenmez. Battal bu şekilde insanları kolayca etkiler ve kontrolü altına
alır. Fakat bir süre sonra Battal, bu tanrısal gücünü kaybetmeye başlar.
İyileştirmeye çalıştığı çocuk ölür, sakat kadın intihar eder. Yani Battal'ın
etkisi geçmeye başlar. Dionysos için de durum aynıdır. İnsanları şarabı ile
uyuşturur, onları zevklerin doruğuna çıkartır. Onun uğruna cinayetler işlenir
ve bizzat annesi tarafından kral Pentheus öldürülür. Fakat daha sonrasında
Dionysos'un şarabının etkisi Bakkha'ların üzerinden kalkar ve böylece tanrısal
yapısını yitirmiş olur.
Kosmos
filminde ana karakter Battal'ın aslında kim olduğu ve nerden geldiği
bilinmemektedir. Filmin ilk sahnesinde dağda karlar arasında koşarak gelen bir
adam olduğu görülür. Fakat daha öncesi kimse tarafından bilinmemektedir.
Aslında Dionysos için de aynı şey geçerlidir. Dionysos, nereli olduğundan şu
şekilde bahseder: "Belki doğum yerimi öğrenmek istiyorsunuzdur, lakin
nereli olduğumu bilmiyorum. Bazıları Trakya kökenli olduğumu söylüyor bazıları
ise Frigya tanrısı olduğumu"[5]
Euripides'te Bakkhalar eserinde Dionysos'un nereli olduğundan şu şekilde
bahseder: " Ben Lydia'nın altın ovalarından geliyorum. İran'ın güneşten
kavrulan kırlarını, Baktria'nın uzun surlarını, Media'nın buzlarla örtülü
topraklarını, saadet diyarı Arabistan'ı, tuzlu denizin kıyısında uzanan bütün
Asya ülkesini, Barbarlarla Hellenlerin karışık yaşadığı, güzel hisarlı, süslü
şehirleri dolaştım. Korolar kurdum, dinimi ve ayinlerimi öğrettim; şimdi
kendimi Hellenlere tanıtmak istiyorum"[6]
Yani buradan anlaşıldığı üzere Dionysos'ta kendi geldiği yeri bilmemektedir. Filmde
Dionysos dışında da mitolojik imgeler vardır. Film içerisinde sürekli bir at
gözü imgesi dikkat çeker. At figürü, mitolojide tarımın ve bereketin tanrıçası
Demeter'i simgelemektedir. Bilindiği gibi at ulaşım ve tarım için önemli bir
hayvandır. Film içerisinde sürekli bir boğa figürü görülmektedir. Boğa yine
Dionysos'u temsil etmektedir. Hatta bazı inanışlara göre Dionysos bazı
durumlarda insanlara boğa olarak görünürdü. Örneğin ondan, "boğa
yüzlü", "boğa alınlı" ve "boğa boynuzlu" diye de
bahsedilirdi. film içerisindeki mitolojik öğeler bununla da sınırlı kalmaz.
Filmde yaklaşık 2 saniye boyunca bir çift keçi bacağı görülür. Keçi bacağı,
mitolojide "Pan" ı temsil etmektedir. Pan, üstü insan, altı keçi olan
bir varlıktır. Dionysos'un en sadık yardımcılarından biridir. Pan, Arkadyalılar
tarafından "şeytan" a benzetilir. Fakat Dionysos onlara şöyle bir
cevap verir: "Ah! Şu Arkadyalılar yok mu?! Boşuna demiyorlar kişi
kendinden bilir işi diye diye! Kalkmışlar Pan'ı Güneybatı Avrupa'da ki büyücü
kültüründeki 'şeytan' a benzetmişler. Her ne kadar böyle benzetilmeye çalışılsa
da kötü yürekli biri olduğuna dair bir kanıt yoktur "[7]
Film içerisinde sürekli top sesleri duyulur ve ölü hayvanlar görülmektedir. Top
seslerinin olma sebebi; köyün sınırında bir yaşam savaşı vardır ve bu savaş
fiziksel savaşla özdeşleştirilmeye çalışılmıştır. Normal diyalogların olduğu
sahnelerde bile fonda top sesleri duyulur ve bu yolla savaş durumu izleyiciye
sürekli olarak hatırlatılır. Film içerisinde sürekli olarak gösterilen ölü
hayvanların da bir alt anlamı vardır. Filmde Neptün'ün babası bir kasaptır ve
sürekli hayvanları kesmekle uğraşır. Fakat orada anlatılmak istenen durum
hayvanların kurban edilmesi değildir. Ölü hayvanlar gösterilerek insanların
öldüğü anlatılmaya çalışılır. Çünkü sınırda savaş vardır. Yani ölü hayvan, ölü
insanı temsil eder. Tabi film içerisinde sadece Dionisiac yapı yer almaz. Aynı
zamanda Apollonic yapıyı temsil eden bir karakter de yer almaktadır. Bu
karakter köye sürgünle gelen bir öğretmendir. Kendisinin giyim tarzından,
konuşmasından ve öğretmen olmasından
Apollonic yapıyı temsil ettiği anlaşılmaktadır. Çünkü nerede bilgelik, bilgi, kültür
varsa orada Apollon vardır. Apollon, kültürün ve müziğin tanrısıdır. Krugmann
kitabında Apollon'un doğumun hemen sonrasından şu şeklide bahseder:
"Toprak yumuşak bir şekilde sarsılmaya, derinden gelen seslerle çocukları
selamlamaya başladı. Palmiye başını eğdi, yapraklarıyla Leto'yu serinletmeye
başladı. Nerden çıktıkları belli olmayan yüzlerce kuş, birbirinden güzel
şarkılar söylemeye başladı. Doğa küçük tanrıça ile tanrıyı selamlıyordu" [8] Ve
yine Apollon'un doğum mucizesinden şu şekilde bahseder: "Apollon merakla
etrafına bakınarak adayı dolaşmaya başladı. Attığı her adımda ayağını bastığı
yerde otlar ve çiçekler bitiyordu. Kısa bir süre sonra tüm ada yeşil bir
cennete dönüşmüştü"[9]Apollon
ve Dionysos birbirinin tam zıttıdır ve bu yapılar sürekli birbirleriyle
çarpışır. Bu az önce bahsettiğimiz kadın ve öğretmen olan karakter de filme
Battal ile hemen hemen aynı zamanda girer. Nitekim filmin ilerleyen
sahnelerinde bizim Apollonic yapıda görmüş olduğumuz öğretmen, Battal'ın da
etkisiyle bu özelliklerini kaybeder ve Dionisiac yapıya dönüşmeye başlar. Filmde
şarabın etkisinin geçmesiyle "şifa" verdiği insanlar ölür. Tıpkı
Bakkhalar'da Kral Pentheus'un başına gelen gibi. Battal, yine geldiği gibi
karların arasından ağlayarak bilinmezliğe doğru yol alır. Kısacası filmin
sonunda Dionysos ve onun Bakkhalarının maskesi düşer...
KUTLAY ZEREY
[1]
Euripidhes, Bakkhalar s4
[2] Kamil
Sarhanlı, Şarap ve Tanrı, s93
[3] http://www.nedirnedemek.com/kosmos-nedir-kosmos-ne-demek
[4] Azra
Erhat, Mitoloji sözlüğü
[5]
Sarhanlı, Şarap ve Tanrı, s 24-25
[6]
Euripides, Bakkhalar, s 10-20
[7]
Sarhanlı, Şarap ve Tanrı, s133
[8]
Krugmann, Işık ve Aydınlık Tanrısı Apollon, s17
[9]
Krugmann, Işık ve Aydınlık Tanrısı Apollon, s19
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder