5 Ekim 2019 Cumartesi
TARIHIN EN TARTIŞMALI ANTI KAHRAMANI : JOKER
Merhaba sevgili blog okuyucularım. Ben Kutlay. Bu hafta yeni bir filmle daha sizlerle birlikteyim. Bu hafta çok özel bir filmi ele alacağım. Uzun zamandır hepimizin merakla beklediği Joker filmi, bu haftanın konusunu oluşturuyor. Bu yazıda Joker'in sinematografisini, oyunculuklarını, atmosferini, toplumda yaratabileceği soru işaretlerini ve olay örgüsüyle birlikte etkilendiği yapımları ele alacağım.
Joker, Son 15 yılın sinemada en çok tartışılan anti kahramanların başında geliyor. Çok fazla tartışılmasının sebebi yaptıklarının yanında birçok insanın desteğini alması ve insanlar tarafından çok sevilmesi. Dolayısıyla 4 Ekim tarihinde vizyona giren Joker, birçok insan tarafından daha büyük bir merakla takip edildi. Çünkü izleyeceğiniz bu film, şu ana kadar izleyeceğiniz tüm Joker ve DC filmlerinden çok daha farklı. Eğer bir süper kahraman filmi olduğunu düşünüp gitmeyi düşünüyorsanız, Benden size tavsiye : Sakın gitmeyin! Çünkü bu film, bir süper kahraman filmi değil. Tam tersi, psikolojik problemlerle boğuşan, aklı dengesi tam olarak yerinde olmayan, hayattaki tek gayesi insanları güldüren bir palyaço olmak olan Arthur Fleck 'in dram hikayesi. Film, çok başarılı bir olay örgüsüyle daha önce Batman serilerinden aklımıza takılan bütün soru işaretlerini ortadan kaldırıyor. Örneğin : Gotham City'nin Joker öncesinde bile çekilmez ve kötü bir yer olduğunu görüyoruz. Filmin açılış sahnesinde bile haber bültenlerinde Gotham City ı sınavların bastığından bahsediliyor. Yani Gotham, Joker den dolayı yozlaşmış bir yer değil. Zaten onun öncesinde de öyleydi.
1 - iyi ve kötü arasındaki fark ve filmin toplumsal etkileri: Filmin mesajını vermeye çalıştığı en net konulardan bir tanesi bu. İyi ve kötü arasında bir seçim yapmak. Film, muhteşem olay örgüsüyle Joker in yaptıklarına dair ona hak vermenize yol açmasına rağmen aslında yaptıklarının çok kötü olduğunun ve yapılmaması gerektiğinin mesajını çok net veriyor. Izleyenler tarafından bu mesajın çok net anlaşılması gerekiyor. Çünkü film içerisinde yaşanan olaylar gerçek toplumsal hayata da etki edebilir. 2012 yılında yaşanan olayları yaşamak istemeyiz.
1-a : 2012 de ne olmuştu? 2012 yılında Batman in 3. devam filmi olan Dark Night Rises filminin Amerika Colorado eyaletinde bir gösterim sırasında kendisini Joker olarak tanıtan bir kişi salondakileri tarayarak 12 kişinin ölümüne sebep olmuştu. Dolayısıyla Amerikan polisi bu filmde de önlem alarak filme çanta ve maskeyle girmeyi yasakladı ve sinemalar önünde geniş çaplı aramalar yapmaya başladılar.
2- Arthur Fleck'in karakter yolculuğu : Bu filmde baştan sona kadar Arthur Fleck in yani Joker in karakter oluşumunu izliyoruz. Ve ciddi anlamda bir karakteri oluşturmanın ve onu baştan sona betimlemenin en iyi örneklerinden birisini izliyoruz. Bu filmde pısırık olan Arthur u da, merhametli Arthur u da ve psikopat Arthur u da görüyoruz. Hem de sadece yüz ifadesiyle. İşte burada da Joaquin Phoenix in yaradığı ortaya çıkıyor.
2-a : Kahramanın sonsuz yolculuğu ve Joker : Ünlü yazar ve düşünür Joseph Campbell, kahramının sonsuz yolculuğu adlı kitabında, karakter gelişimin ergenlikte değil doğumdan itibaren başladığını ve ölümle birlikte sona erdiğini söyler. Joker de de durum aynen böyledir. Joker'in doğduğu an biyolojik olarak doğduğu an değil, Arthur Fleck kimliğinden ayrıldığı yani trende ilk cinayetlerini işlediği andır. Joker in karakter gelişimi tam bu anda başlar ve Batman : Dark Night filmindeki ölümüne kadar devam eder.
3- Arthur ' un şizofrenisi ve Platon : Arthur Fleck, psikolojik rahatsızlığı olan ve sürekli hayal gören birisi. Filmde Yan komşusuyla romantik bir ilişki yaşadığını, en sevdiği talk show olan Murray Franklin Show a çıkıp orada saygı kazandığını görüyoruz. Fakat bunların bunların hepsi hayal. Platon, esas gerçekliğin Dünya aleminde değil de idealar (düşünceler) aleminde yaşandığını savunur ve buna ise ide (fikir) der. Kişi yapmak istediği her şeyi idealar aleminde rahatlıkla yapabilir. Kişi bir sandalye istiyorsa onu hayal eder ve en iyi formunda, idealar aleminde ona sahip olur. Arthur ise hayalinde hep iyi bir komedyendir. Hayalinde işini en iyi şekilde yapar. Yani Platon un dediği gibi idealar aleminde istediği her şeye kavuşur.
4- Filmin referans aldığı yapımlar ve diğer göndermeler. Joker filmi yapısında birçok yapımı bulunduran ve onlara Omaj yapan yani selam gönderen bir film.
a) King of Comedy : King of Comedy filmi, 1982 yapımı Martin Scorsese filmidir. Başrolde Robert De Niro yer almaktadır. Bu film de Joker de olduğu gibi annesiyle yaşayan ve başarısız bir komedyen olan bir karakterin hikayesini ele alır. Joker de de King of Comedy de olduğu gibi başrollerden birisi Robert De Niro. Bu ismin bu filmde yer alma sebebi tamamen filme ve ustalara saygı göndermesinden dolayı.
b) V For Vendetta : Selam gönderdiğimiz ikinci film V For Vendetta. Bu filme de maskelerle toplumda infial yaratan halk ile göndermeler var. Bildiğiniz gibi V de Joker kadar olmasa da çok sevilen anti kahramanların başında geliyor.
c) Taxi Driver. Gönderme yapılan en önemli film ise bu. Bu filmde Scorsese nin ve başrolde yine De Niro var. Bu filmden ise karakterin yapısı, psikolojisi ve tutarsız davranışları alınmış.
Gönderme yapılan diğer yapımlar ise şu şekilde :
- Sunset Bulvarı
- Modern Zamanlar
Not : Aynı zamanda filmin sonunda çalan ve bir Frank Sinatra şarkısı olan "Send in the Clowns " şarkısını da çok yerinde ve manidar buldum.
4- Oyunculuklar. Prodüksiyon sonrasının en çok merak edilen noktası Oyunculuklar. Oyunculuklar tek kelimeyle muhteşem! Zaten film içerisinde çok fazla karakter yok. Ve bütün olayı Joker in gözünden görüyoruz. Bu da bizi karakterle daha da bağdaştırıyor. Bu filme gitmeden önce en az 2 adet Oscar ı garanti görüyordum. Ilki en iyi erkek oyuncu, diğeri de en iyi makyaj. Filmi izledikten sonra kararın 2 den 3 e çıktı. Sonuncusu da en iyi sinematografi. Filmde gördüğümüz her sahne adeta bir fotoğraf karesi kadar naif ve pürüzsüz. Yıllardır Oscar ı takip ediyorum. En iyi erkek oyuncunun bu kadar garanti olduğunu hatırlamıyorum. Joaquin Phoenix inanılmaz bir iç çıkarmış! Her ne kadar o dalda Once Upon a time in Hollywood filmindeki rolüyle Leonardo Di Caprio ile yarışacağını düşünsem de Phoenix birkaç adım önde. Ayrıca Robert de Niro yu da çok beğendim dememe gerek yok herhalde.
BONUS : HEATH LEDGER MI? JOAQUIN PHOENIX MI?
Geldik en önemli soruya. Yılların beklenen tartışması olabilir. 2008 de Heath Ledger öyle bir joker sundu ki bize, bir daha onun gibisi gelmedi. Gelen Jared Leto nun saçma jokeri gibi karakterler de unutuldu gitti. Her ne kadar bu listede konuşulmasa da ben Jack Nickholson un da oynamış olduğu joker ı çok beğenmiştim. Şimdi bu iki jokeri bu filmle değerlendirmek çok anlamsız olur. Çünkü bu joker filmi bildiğimiz filmlerden değil. Dolayısıyla karşılaştırma yapmak çok anlamsız olur. Ama Phoenix in çıkarmış olduğu iş inanılmaz üst düzeyde. Bu haftalık yazımız bu kadar. Haftaya tekrar görüşmek dileğiyle hoşçakalın!
Kutlay ZEREY
Etiketler:
Jack Nickholson,
Joaquin Phoenix,
Joker,
Martin scorsese
Yer:
Bursa, Türkiye
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Yazını çok beğendim, film hakkındaki merakımı kamçıladı, ama filmden sahne vermek yerine üstü kapalı bahsedebilirdin.
YanıtlaSil