30 Ekim 2018 Salı

BABALARIN BABASI : MÜSLÜM BABA!


  Merhaba sevgili blog okuyucularım.  Ben Kutlay. Bu hafta da her zaman olduğu gibi yepyeni bir filme sizlerle birlikteyim.  Bu hafta ki filmim Türk sinemasından. Bildiğiniz gibi blog sayfamda genelde yabancı filmleri değerlendiriyorum. Sayfamda değerlendirdiğim son film Dağ 2 filmiydi.  Eğer o yazıyı da okumadıysanız blog sayfamdan yazıya ulaşabilirsiniz.  Bu hafta değerlendirmeye alacağım film hepimiz için çok özel ve önemli bir ismin biyografisi : "MÜSLÜM"

  Müslüm, Türk sinemasında 2018 yılının en iddialı filmi olarak,  yılın son aylarında,  26 Ekim de vizyona girdi. İlk günlerde taraflı tarafsız tüm eleştirmenlerden olumlu bir not almayı başardı.  Filmin yapımcı ve yönetmen koltuğunda kendisini Ayla filminden tanıdığımız Can Ulkay var.  Ayla filmiyle gişede inanılmaz bir başarı yakalayıp, Oscar adaylığının kıyısından dönmüştü.  Filmin yönetmen koltuğunda oturan bir diğer kişi ise daha önce Romantik Komedi serisini yöneten, Aslında bir karikatürist olan Hakan Kırkavaç ya da karikatür camiasında bilinen adıyla Ketche yer almaktadır.  Filmin görüntü yönetmenliğinde ise Macar görüntü yönetmeni Martin Szecsanov yer alıyor.  Ki kendisi iyi iş çıkarmış.

  Müslüm filminin olay örgüsü 1960 lı yılların başlarında Şanlıurfa da başlıyor.  Müslümün babası çok gaddar,  karısını ve çocuklarını sürekli döven,  Müslüm türkü söylüyor diye onu dakikaya yatıracak kadar kötü niyetli bir baba.  Annesi ise bir o kadar iyi niyetli, çalışkan,  çocukları için her şeye katlanan,  adeta acıların kadını,  çilekeş bir insan.  Müslüm Gürses'in bu acılı ve  içli söyleyişi nereden geliyor diye soracak olursanız birazcık kendisinin hayatına bakmanız yeterli.  59 yıllık yaşantısı boyunca  bir insanın  başına ne kadar çok kötü şey gelebilirse hepsini yaşamış.  Müslüm'ün ilk ortaya çıkışı ise 1970 li yıllarda Adana da meydana geliyor.  Müslüm, Bir gün babasından kaçarken Adana halk eğitim merkezinden içeriye girer ve onun hayatını değiştirecek olan hocası, bağlama üstadı Limonlu Ali ile tanışır. Aldığı uzun bir eğitimden sonra önce açık hava sinemalarında sonrasında ise bazı yerlerde sanatını icra etmeye başlar.  Asıl yöresel patlamasını ise Adana da katıldığı bir ses yarışmasını kazandıktan sonra yaşar.  Tam işler iyi giderken,  annesi,  Küçük erkek kardeşi ve kız kardeşiyle babasından ayrılıp yeni bir hayata yelken açmaya karar verirken kader de onun için kötü ağlarını örmeye başlar. Müslümün annesi bu kararı bir gün babaya açıklar.  Bunu duyan baba cinnet geçirir.  Önce 2 yaşında olan kız kardeşi Ezo'yu sonrasında ise annesini bırakmayarak öldürür.  Müslüm ise o anda kardeşi Ahmet'i alır ve oradan gider.  Tabi yıllar sonra onun çevresinde kalan tek kişi olan kardeşi Ahmet de asker kaçağı olarak yakalandığı anda askerle çatıştığı için öldürülür.  Müslüm o kadar vefalı bir adam ki annesi ve kardeşini öldüren ve sonrasında artan yararlanarak çıkan babasını sahipsiz bırakmaz ve ona bakmaya başlar.  Ta ki İstanbul a gelene kadar. Bir insan düşünün,  annesi ve kardeşleri öldürürsün,  kaza geçirdikten sonra öldü diyerek morg a konulsun , sahnede bıçaklansın ama hayattan hiçbir zaman vazgeçmesin. İşte Müslüm Gürses  böyle olunuyor.

  Müslüm filminin yönetmeni ve yapımcısı Can Ulkay, Müslüm Gürses ı bir derviş olarak yorumluyor.  O tabir tartışılır.  Fakat kendisinin bir halk ozanı ve güçsüzlerin sesi olduğu kesin. O kararı kimse tartışmaz. Hayatının ilk 30 yılı acılarla geçen bir babanın asıl iyi hayatı ise Muhterem Nur ile evlenmiştir başlar ve gerçek saadeti o zaman bulur.  Filmin yapımcı ve yönetmen olduğu kadar oyuncu kadrosu da  çok güçlü.  Timuçin Esen,  Zerrin Tekindor, Ayça Bingöl,  Erkan Can,  Şahin Kendirci gibi isimler var.  Kendisini yetenek sizsiniz ve o ses çocuklardan tanıdığımız Şahin Kendirci,  müslüm babanın gençliğini oynadı ve bana kalırsa şahane bir iş çıkarmış.

  Müslüm filmi özetle bu yılın en iyi Türk filmi olarak adlandırılabilir. Özellikle Youtuber olarak tabir edilen sosyal medya fenomenlerinin sinema sektörüne girip, hali hazırda kötü olan sinemamızı daha da çok itibarsızlaştırdığı  bu günlerde bu tarz kaliteli işlerin ortaya çıkması beni gelecek adına daha da umutlanırıyor.  Umarım bu tarz filmler daha da artar ve halkımızdan gereken ilgiyi daha fazla görür.  Yazıyı Müslüm babanın bir sözüyle noktalamak istiyorum.  Ne demiş Müslüm Baba: "Yakarsa dünyayı garipler yakar! "

                                                             Kutlay ZEREY

10 Ekim 2018 Çarşamba

KAHRAMAN MI? YOKSA ANTİ-KAHRAMAN MI? VENOM



   Merhaba sevgili blog okuyucularım.  Ben Kutlay.  Biliyorum çok uzun zamandır bu mecrada sizlerle yazılarımı paylaşamıyorum.  Bunun sebebi çalışma tempomun yoğun olması ve sinemaya çok fazla fırsat bulamamam. Ama sizi temin ederim ki bundan sonra daha sık yazmaya gayret göstereceğim.  Şimdi geçelim bugün ele alacağımız filme. Bugün sizler için değerlendireceğim film yakın zamanda vizyona giren "VENOM" Bu filmi bugün artıları ve eksileriyle kaleme alacağız.

 Venom, uzay araştırmaları sonucunda dünyaya getirilen bir sibertnetik organizma.  Yani canlı bir yaşam formu.  Fakat bu yaşam formunun yaşayabilmesi için dünya üzerinde kendisine uygun bir beden bulma zorunluluğu bulunmaktadır.  Venom, Bu noktada bizim daha önce Arrival (Geliş) ve Life (Hayat)  filmlerinde görmüş olduğumuz kendi kendisine gelişecek hayatını idame ettiren sibernetik organizmalardan biraz daha farklı bir yapıya sahip.  Ama onlardan çok daha güçlü ve zeki olduğu kesin.  Hatta Alien'dan bile daha zeki olabilir! Neyse bizim bu çılgın kahramanımız bir şekilde kendisine bir çıkış yolu bulup Drake isimli kötü adamımızın elinden kurtulup gazeteci Eddie Brock'un bedeninde kendisine bir yaşam alanı buluyor ve sonrasında olaylar gelişmeye başlıyor.  Peki bu Eddie Brock kim?  Bu isim neden yabancı gelmiyor?  diye soranları duyar gibiyim. Hemen cevabını vereyim.  Eddie,  Bizim Peter Parker nam-ı değer Spider Man'ın sevmediği insanlardan birisi.  Hatta benim gibi Spider Man sevenler serinin çekilen ilk üç filminin (hani şu Tobey Magiure abimizin Spider Man olduğu)  sonuncusunda filmin sonunda Eddie'nin vücuduna giriyordu.  Ama Eddie orada ölüyordu.  Şimdi hatırladınız mı?  Tabi filmde bir de kötü karakterimiz var.  Carlton Drake. Ama ben bu adamı pek sevemedim.  Sebebini birazdan açıklayacağım. Şimdi gelelim filmin artılarına ve eksilerine.

Filmin Artıları 

1- Filmin en büyük artışı tabiki de Tom Hardy . Karakteri öyle bir benimsemiş ki bir ara gerçek hayatında da Venom olarak geziyor zannettim.  Zaten kendisinin oyunculuğunu tartışmamıza pek gerek yok.

2- Filmde yer alan bazı aksiyon sahneleri beni tatmin etti.  Özellikle Venom ve Carlton Drake in içine giren yaşam formunun savaştığı sahne beni yeterince tatmin etti.  Ama o kalitede görsel efektleri diğer sahnelerde çok fazla bulamıyorsunuz.

3- Filmin gerçek bir dünyada geçiyor olması.  Özellikle son dönem süper kahraman filmlerinin dünyadan iyice kopması (özellikle galaksinin koruyucuları  ve avengers : infinity war bunun en iyi örnekleri)  bizi fantastik evrene daha çok sürüklüyordu.  Fakat bu filmle beraber biraz kendimize geldik.

Filmin eksileri 

1- Ne yazık ki filmin bu yönü artılarına göre daha yoğun.  İlk olarak Tom Hardy dışındaki karakter seçimlerinde büyük sıkıntı var.  Zira özellikle Carlton Drake rolünü oynayan Riz Ahmed benim beklentimi hiç karşılayamadı. Filmin bir diğer oyuncusu Michelle Williams ın oynadığı rol ise bana bire bir Mary Jane Watson ı anımsattı.  Zira o da Peter abimizi zor durumlarında bir çok kez yalnız bıraktı.

2- Filmde yer alan zorlama espriler.  Filmi daha çekici hale getirebilmek adına senaryoya konan zorlama espriler beni birazcık soğuttu.  Venom gibi özünde kötü olan bir kahramana Deadpoll havası katma fikri bence pek hoş olmadı.  Filmin kısa bir sürede çekildiğini biliyorum ama özellikle bazı kopukluklar ve diyaloglar aceleye gelmiş gibi.

3 - Anlamsız Elon Musk göndermeleri. Bizim başrolde oynayan kötü karakterimiz Carlton Drake birebir Elon Musk! Uzaya insan gönderme fikri ve Musk'ın bazı düşünceleriyle uyuşan diyalogları bize bunu kanıtlıyor.  Tabi burada bu kötü karakteri Musk'a benzeyecek neyi amaçladıklarını hala anlayabilmiş değilim.

4- Filmin sonuncu ve bence en etkili dışı yönü ise filmde Spider Man dan bir kelime dahi bahsedilememesi.  Ben açıkçası birbirine bu kadar  yakın olan iki karakterin yani Eddie Brock ve Peter Parker' mutlaka bir yerde karşılaşmasını beklerdim. Bu sesiyle alakalı çıkacak 2 film daha var.  O filmlerden birisinde Spider Man ı görmemiz bence çok olağan.

  Sonuç olarak Venom sizi aksiyonel olarak çok üst düzeye çıkartıp istenilen Katharsisi asla yansıtmayacak.  Ama bence siz yine de gidin çünkü keyifli vakit geçireceksiniz. Ama giderken çizgi romanları aklınızdan çıkarmayı unutmayın.  Zira çizgi roman kafasıyla giderseniz filmden istediğiniz verimi alamazsınız.  Son olarak filme puanım Tom Hardy'nin üstün oyunculuğunun hatırına 6/10. Yeni bir filmde görüşünceye dek sanat dolu günler!

                                   Kutlay ZEREY