13 Mart 2018 Salı
DOĞU EKSPRESİNDE CİNAYET
Merhaba sevgili blog okuyucuları. Ben Kutlay. Bu hafta yine bir film yazısıyla sizlerle birlikteyim. Bildiğiniz gibi geçtiğimiz hafta 90. kez verilen Oscar ödülleriyle ilgili bir yazı hazırlamıştım. Bu hafta ise film yazılarıma kaldığım yerden devam ediyorum. Siz okumadan hemen önce belirteyim, yazı spoiler içermektedir!
Bu hafta sizler için ele alacağım film Agatha Christie'nin dünyaca ünlü romanlarından birisi olan "Doğu Ekspresinde Cinayet" filmi olacak. İlk olarak filmin içeriğinden birazcık bahsedeceğim. Sonrasında ise filmin yazım aşamasıyla ilgili olan bazı anektodları sizlerle paylaşacağım.
Doğu Ekspresinde Cinayet filmi, 1930'lu yıllarda İstanbul ve Paris arasında sefer yapan ünlü Doğu Ekspresinde meydana gelen bir cinayeti konu alıyor. Bu ekspreste bulunan herkes birer milyoner ve geçmişi az da olsa karanlık olan insanlar. Filmimizin ana karakteri ise Agatha Christie'nin ortaya çıkarmış olduğu ünlü Belçikalı dedektif Hercule Poirot dur. Doğudaki görevini tamamlayarak İstanbul üzerinden Paris'e dönmek için yola çıkan Poirot, ekspreste bir cinayetle karşılaşır ve bu cinayeti çözmek durumunda kalır. Öldürülen kişi ünlü silah kaçakçısı Edward Radchett (Johnny Depp) dir.
Filmin Güçlü Yönleri
1- Filmin en güçlü yönü bir Agatha Christie romanı olması. Yani her zaman kendinize kemik bir izleyici kitlesi bulabilirsiniz.
2- Filmin içerisinde o karanlık dönemin atmosferinin çok iyi yansıtılması. Bu durum da izleyicinin filmin içerisine daha kolay entegre olmasına sebep olur.
3- Küçük montaj hilelerinin belli olmaması. Bu durum izleyiciyi gerçekliğiçerisine daha fazla sokup, olay örgüsüne kendisini kaptırmasına neden oluyor. Tren raylar üzerinde giderken sanki gerçekten öyle bir ortam varmış hissine kapılıyorsunuz.
4- Filmin içerisine fazla aksiyon olmamasına rağmen etkileyici takip sahnelerinin olması. Bu durumda görüntü yönetmeni oldukça kaliteli bir iş ortaya çıkarmış.
5- Oyuncu seçimi. Zaten filmi top noktaya taşıyan da bu. Eğer bir filmde Kenneth Branagh, Johnny Depp, Michelle Pfeiffer, Judi Dench, Penelope Cruz ve William Dafoe gibi isimleri görüyorsanız zaten o filme gözünüz kapalı gidin.
Filmin Zayıf Yönü
1- Filmin bana kalırsa tek bir zayıf yönü var. O da Kenneth Branagh'ın Hercule Poirot'u oynaması. Biraz sırıtmış gibi duruyor. Kendisi aynı zamanda filmin yönetmeni olduğu için kendisine torpil geçmiş olabilir. Ama bence Hercule Poirot rolünde Johnny Depp, Radchett rolünde Branagh olsaydı daha başarılı olurdu.
Agatha Christie Ve İstanbul bağlantısı
Yazımın başında filmin bir bölümünün İstanbul'da geçtiğini belirtmiştim. Peki bu durum neden böyle? Cevap çok basit. Ünlü cinayet ve gerilim romanı yazarı Agatha Christie, kendi hayatının en önemli romanı olarak addedilen Doğu Ekspresinde Cinayet'i İstanbul'da ki ülü Pera Palas Oteli'nin 411 numaralı odasında yazmıştır. Bu oda esrarengiz olarak adlandırılır. Çünkü Christie'nin Pera Palas'ta kalmadığı rivayet edilse de o dönem oteli işleten Cook şirketinin anı defterinde Christie'nin imzası bulunmaktadır. Odayı gizli yapan şey ise şudur: Yıllar sonra yapılan bir araştırmada odanın duvarlarından birinin içerisinde Agatha Christie'ye ait bir not kağıdının bulunmasıdır. Fakat şu anda bile hala o kağıtta ne yazdığı bilinmiyor. Ama otelin 411 numaralı odasının her tarafında Christie'nin resimlerini görmek mümkün.
Bugün sizler için Doğu Ekspresinde Cinayet filmini ve filmin sırlarını ele aldım. Farklı bir filmde görüşmek dileğiyle. Hoşçakalın!
Kutlay ZEREY
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder