26 Temmuz 2016 Salı
GERİLİM TÜM HIZIYLA DEVAM EDİYOR, ARINMA GECESİ: SEÇİM YILI
Merhaba sevgili blog okuyucularım. Ben Kutlay. Bu hafta yine bir filmle sizlerle birlikteyim. Biliyorsunuz son olarak Ninja Kaplumbağalar'ı sizin için değerlendirdim ve toplumumuzda meydana gelen oldukça üzücü olaylardan sonra yazılarıma kısa bir ara verdim. Ama bu hafta yine yepyeni bir filmle sizlerle birlikte olmaya karar verdim. Uzun bir zamandır sinemaya gitmiyordum ve geçtiğimiz günlerde bir arkadaşımla sinemaya gitmeye karar verdim. Filmlere baktığımda bu filmi gördüm. Aslında Arınma Gecesi serisinin bu filmini büyük bir merakla bekliyordum. Çünkü geçtiğimiz yıllarda vizyona giren diğer filmleri beni oldukça etkilemişti.
Arınma Gecesi: Seçim Yılı filmine gitmeden önce kafamda bazı soru işaretleri vardı. İlk 2 film, farklı ailelerin konu alındığı ama temelde aynı konunun işlendiği filmlerdi. "Çıkan üçüncü film acaba aynı formatta ilerler ve beni sıkar mı?" sorusunu kendime sordum. Ama hiç sıkmadı. Çünkü işin içerisinde siyaset ve seçim girdi. Daha önce ailesini Arınma Gecesinde kaybeden ve bu kanlı geceyi kaldırmak için başkan adayı olan Senatör Charlie Roan ve onun rakibi olan, Arınma Gecesinin bir parçası olan Edwige Owens arasındaki çekişmeyi anlatıyordu. Bu kadar çok bilinen bir konu ancak bu kadar güzel işlenebilirdi. 2 saat boyunca filmin içerisinde kalıyorsunuz ve Arınma Gecesi için o meşhur siren sesi çaldıktan itibaren film bitene kadar gerilimin içerisinden çıkamıyorsunuz. Filmde insanlar bu gece için (günahlarından arınmak uğruna insanları öldürmek için ) farklı farklı ülkelerden geliyorlar. Buna ise "Cinayet Turizmi" deniyor. Filmi izlerken bir ara kendime şu soruyu sordum: "Acaba böyle bir olay gerçek olsa ve Türkiye'de olsa durum nasıl olurdu?" Cevabı çok basit! Bizim halkımız şüphesiz sokağa çıkar ve insanları öldürmeye gelenlerin hepsini öldürürdü.
Arınma Gecesi 3 filminin içerisinde çok fazla sosyal ve siyasal eleştiri de mevcut. Yönetmen tamamıyla ezilen (özellikle siyah) halkın yanında olduğunu bize her an gösteriyor. Özellikle Dante Bishop (Bana Walter Bishop'u anımsatmadı değil :) ) karakterinden bunu çok rahat anlayabiliyoruz. Filmin büyük çoğunluğunda Senatör Charlie Roan tarafından "iktidarın zayıf halkı ezdiği ve Arınma Gecesini fakir halkı ortadan kaldırmak için yapıldığını" vurguluyor. Bu gerçekten de doğru. Ama bu filmde bunu başaramıyorlar.
Arınma Gecesi serilerinin en sevdiğim özelliklerinden birisi de daha önce pek fazla tanınmayan oyunculara şans verilmesi. Mesela ilk filmde Lena Headey vardı. Ama biz şimdi onu Cercei Lannister olarak biliyoruz. Bu filmde yine ikinci filmde olduğu gibi Frank Grillo'yu görüyoruz. Filmde yer alan diğer isimler ise Elizabeth Mitchell, Mykelti Williamson ve Joseph Julian Soria. Hollywood'un "B Klasmanı" olarak adlandırdığı, bu tarz filmlerin ve oyuncuların yer aldığı filmlerin bu kadar başarılı olduğunu görmek beni açıkçası çok mutlu ediyor.
Evet sevgili blog okuyucularım. Bu hafta sizler için Arınma Gecesi: Seçim Yılı filmini değerlendirdim. Haftaya da 29 Temmuzda vizyona girecek olan Ghostbusters (Hayalet Avcıları) filmini değerlendirmeyi planlıyorum. Beni takip edin ve yorumlarınızı esirgemeyin lütfen. Görüşmek üzere, hoşçakalın!
Kutlay ZEREY
Etiketler:
+1,
Arınma Gecesi,
Blog,
Film eleştirisi,
filmoloji,
Frank Grillo,
Movie,
Seçim Yılı,
The Purge
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder