9 Ocak 2021 Cumartesi

KALABALIĞIN İÇİNDEKİ YALNIZLAR : AZİZLER

 




  Merhaba sevgili okuyucularım. Ben Kutlay. Bu hafta yeni bir filmle daha sizlerle birlikteyim. Bu hafta ele alacağım yapım henüz bugün yayına giren Netflix'in yeni Türk yapımı "Azizler"

  Azizler, 2020 yapımı, Netflix in yeni Türk filmi. Bu film, ilk olarak 2019 yılının sonlarında duyuruldu. Filmin yönetmenlik koltuğunda ise 10 yıl sonra sinemaya dönüş yapan Taylan Biraderler var. Senaryo ekibinde ise yine Taylan Biraderler ve daha önce Bir Başkadır dizisinden de tanıdığımız Berkun Oya yer alıyor. Film, hayatının tam ortasında, insanlardan bıkmış ve bir süreliğine yalnız kalmak isteyen Aziz'in hayatını konu alıyor. Aziz, bir medya şirketinde CGI uzmanı olarak çalışmaktadır. Fakat kendisi hayatından çok mutlu değildir. Evinde ablası, eniştesi ve çiftin psikopat çocuğuyla bir arada yaşamaktadır. Bir de kendisinin ayrılmak istediği ve 4 yıldır birlikte olduğu bir sevgilisi vardır. Film içerisinde sadece Aziz'in hayatını değil, diğer yan karakterlerin de hayatlarını görüyoruz. O karakterlerden en önemlisi de Haluk Bilginer'in canlandırdığı Erbil karakteri. Erbil, yaşını almış, eşini kaybetmiş ve hasta olan bir adamdır. Film boyunca Aziz ve Erbil karakterlerinin birbirleriyle kesişen hayat hikayelerine tanık oluyoruz. Onlara az da olsa şirketin sahibi Alp ve orada çalışan Cevdet karakterleri de katılıyor. Başlıkta da belirttiğim gibi; bu film gerçek bir Issız Adam hikayesi. Her ne kadar kalabalıklar içerisinde yaşasak da yalnızlık bizim tek ortak noktamız mesajını güçlü bir şekilde eriyor. Senaryo ekibinin içerisinde Berkun Oya'nın olması bunu daha çok güçlendirdi. Zira kendisinin yapımı olan Bir Başkadır'ın ana mesajı da buydu. Yine aynı şekilde bu filmde de zengin ya da fakir ayırt etmeden insanların dertlerinin aynı olduğuna tanık oluyoruz. Özellikle şirketin sahibi Alp, zengin hayat içerisindeki mutsuzluğu dibine kadar yaşıyor. Biraz da şizofrenik özellikler taşıyor. Tıpkı Bir Başkadır da Sinan karakteri gibi. İki karakter de içinde bulundukları konumdan dolayı Psikoz un en dibini görüyorlar. Zaten iki filmde de yer alan ortak oyuncular var. Fatih Artman ve Öner Erkan gibi. Filmde ana hikaye Aziz'in hikayesi gibi görünse de bizi en çok etkileyen hikaye, Erbil'in travmatik hikayesi oluyor. Bu film gerçek bir sanat filmi tadında. Yine birçok sanat filminde olduğu gibi bu filmde de daha çok sarı tonları hakim. Fakat klasik bir sanat filminde olduğu gibi diyaloglar uzun değil. Filmin süresi de gayet makul. 1 saat 36 dakika. Bu da bizi çok fazla sıkmıyor. Gerçek anlamda çok fazla derinlemesine incelenecek bir yapım olmasa da film sizi rahatlatıyor ve hoş vakit geçirmenizi sağlıyor. Filmin amacı da zaten çok uzun sanat filmini bize sunmak değil, en kestirme yoldan mesajını bize net bir şekilde verebilmek. Ki bence süreye bakıldığında bu işi iyi başarmışlar. Filmin en önemli noktası oyunculuklar. Kadroda Engin Günaydın, Haluk Bilginer, Binnur Kaya, Öner Erkan , Fatih Artman gibi önemli oyuncular var. Tabi bu kişiler arasından oynadığı karakter sebebiyle Haluk Bilginer birkaç adım öne çıkıyor. 2020 yılında yer alan 9 Kere Leyla ve EXXEN de yer alan Şeref Bey gibi vasat senaryoların yer aldığı filmlerden sonra bu filmdeki oyunculuğu bize ilaç gibi geldi. Umarım kendisini  daha kaliteli ve güçlü yapımlarda görürüz. Filmin ilk gün İMDB puanı 6.2 ki ilk gün için hiç fena değil. Benim bu filme puanım ise 7/10. Tekrar başka bir yapımla  görüşünceye dek şimdilik hoşçakalın! 

 
                                                                    Kutlay ZEREY

3 Ocak 2021 Pazar

2020 YILINA DAMGA VURAN 5 YAPIM

 


  Merhaba sevgili blog okuyucularım. Ben Kutlay. Yeni bir yazıyla daha sizlerle birlikteyim. Bu yazıda 2020 yılına damga vuran 5 yapımı sizler için ele alacağım. Bildiğiniz gibi 2020 yılı çok zorlu geçti. Yılın büyük bir kısmını evlerimizde geçirdik. Paralı dizi ve film platformları ise en yakın arkadaşlarımız oldu. Bakalım 2020 yılına damga vuran 5 yapım hangisiymiş?


 5 - TENET









 Listenin beşinci sırasında ünlü yönetmen Christopher Nolan'ın son filmi Tenet var. Usta yönetmeni en son İnterstellar filminde görmüştük. Bu yeni yapım ise klasik Nolan tarzını taşımaya deva ediyor. Bu filmde Dünya'yı büyük bir tehlikeden kurtarmaya çalışan bir kahramanın hikayesine odaklanıyoruz. Gerçek zamanın ötesinde, uluslararası bir casusluk grevini yerine getirmeye çalışan kahraman, Dünya'yı kurtarmak için savaşmak zorunda kalır. Nolan, bu filmiyle yine birçok noktada aklımızla oynamayı başarıyor ve bu film kendisinin en çok kafa karıştıran filmi. İMDB puanı ise 7.6/10


4 - UNORTHODOX















 Unorthodox, Netflix yapımı bir mini dizi. 7 bölümden oluşuyor. Bu dizide günümüzün Hristiyan Amerikasında yaşamını devam ettirmeye çalışan, dinine aşırı derecede bağlı Yahudi bir ailenin hikayesini izliyoruz. Bu sıkıyönetim içerisinde sıkışıp kalan Esty'nin ailesinden kaçıp, kendi benliğini bulma çabasına şahit oluyoruz. Yapımın İMDB puanı 8/10


3 - BİR BAŞKADIR










 Bir Başkadır, bu senenin şüphesiz en iyi yerli yapımı konumunda. Dizinin senaristi ve yönetmeni ise Berkun Oya. Dizi, birbirinden tamamı ile farklı sosyoekonomik şartlar altında yaşayan insanların hayat hikayelerini konu alıyor. Dizinin ana merkezinde ise Öykü Karayel'in başarıyla canlandırdığı Meryem karakteri var. Meryem, bir rahatsızlığından dolayı psikolojik destek almaktadır. Destek aldığı psikolog ise zengin ve elit bir ortamda yaşayan bir kadındır. Berkun Oya, bu yapımında içinde bulunduğumuz toplumun geniş yelpazesini diziye çok başarılı bir şekilde yediriyor. Her ne kadar farklı ortamlarda yetişsek de hepimizin bir olduğu mesajını açık bir şekilde veriyor. Dizi adeta bir sanat filmi gibi. Kullanılan atmosferin daha çok sarı tonlarda olması bunu daha çok destekliyor. Bir Başkadır, sizi toprak kokulu köy ortamından egzoz dumanı kokulu metropol ortamına getirip götürüyor. Ayrıca bölüm sonlarında da önemli sanatçıların önemli şarkılarını dinleme fırsatı buluyoruz. Ferdi Özbeğen bunların en önemlisi. Dizinin İMDB puanı ise 8.7/10


2 - THE LAST DANCE















   The Last Dance, Netflix 'in 2020 yılına en çok damga vuran belgeseli oldu. Bu yapımda Michael Jordan ana merkezde olmak üzere, efsane Chicago Bulls takımının 8 yılda kazandığı 6 NBA şampiyonluğu konu alınıyor. Belgesel sadece sportif değil aynı zamanda Jordan ve takımında yer alan diğer yıldızların da ( Scottie Pippen, Dennis Rodman, Steve Kerr gibi) çalkantılı ve bir o kadar da etkileyici hayat hikayelerini ele alıyor. Aynı zamanda yapım içerisinde bu oyuncuların da röportajları yer alıyor. Yapımın İMDB puanı 9.2/10


1 - QUEEN'S GAMBİT


 













 Geldik 1 numaraya. Bu senenin şüphesiz en iyi yapımı Netflix platformunda yayınlanan Queen's Gambit oldu. Dizinin adı ise bir satranç terimi olan Kraliçe Gambitinden geliyor. Fakat Türkçede Kraliçe diye bir satranç taşı olmadığı için Vezir Gambiti olarak da adlandırılabilir. Dizi, daha küçük yaştan yetiştirme yurdunda yaşamaya başlayan Elizabeth Harmon'un hayatını konu alıyor. Harmon, derslerden kalan boş vakitlerde yurdun temizlik görevlisiyle satranç oynamaktadır. Ve kitaplarını da okuyup kendisini geliştirir. Biz  bu mini dizi boyunca küçük bir çocuğun nasıl bir satranç ustasına dönüştüğünü görüyoruz. Satranç her ne kadar bizim ülkemizde rağbet görmese de dizi çok akıcı ve sizi sıkmıyor. Dizi o kadar başarılı oldu ki , sadece Amerika'da satranç satışları %300 arttı. Satranç kitapları birçok yerde çok satanlara girdi ve satranç kulüplerine yapılan kayıtlar tavan yaptı. Bu dizi cümlenin başında da belirttiğim gibi 2020'ye adeta damga vurdu. Bu yapımın İMDB puanı ise 8.7/10 . Evet sevgili okuyucular. Bu yazıda 2020 yılına damga vuran 5 yapımı ele aldım. Eğer listede olmayıp, sizin de aklınıza gelen yapımlar varsa yorumlar bölümünden yazabilirsiniz. Yeni bir yazıyla daha görüşünceye dek. Şimdilik hoşçakalın!


                                                      KUTLAY ZEREY

2 Ocak 2021 Cumartesi

BİR BAŞARI ÖYKÜSÜ : KOÇ CARTER

 


  Merhaba sevgili okuyucularım. Ben Kutlay. Uzun bir aranın ardından tekrar sizlerle birlikteyim. Biliyorum, uzun zamandır buralarda değildim. Neden diye sorabilirsiniz. Bildiğiniz gibi  2020 yılı tüm dünyada olduğu gibi ülkemiz için de felaketlerin çok fazla olduğu bir yıl oldu. Covid-19 denen hastalık bu uzun süreçte birçoğumuzu evlere kapattı. Bu süreç bizi maddi anlamda olduğu gibi psikolojik anlamda da derinden etkiledi. Özellikle insanlarla birlikte yapmaktan çok hoşlandığımız şeyleri yapamaz olduk. Örneğin bizim için çok kolay bir aktivite olan sinemaya gitmek bile çok büyük bir lüks haline geldi. Bu hastalıktan ötürü birçok sektör gibi sinema sektörü de olumsuz etkilendi. 2020'de  vizyona girmesi beklenen birçok film 2021 yılına ertelendi ( Matrix 4 gibi ) Yeni yapım filmlerin büyük bir çoğunluğu dijital platformlarla anlaştı ( Wonder woman 1984 - Disney Plus gibi ) Fakat Christopher Nolan gibi aykırı, dijital platformlara karşı bir sinema insanı da filmi Tenet'i sinemalarda gösterime sundu. Fakat pandemi sürecinin tüm dünyada yoğun yaşanması filmin gişesini çok kötü etkiledi. Tabi bu süreçte film kıtlığının yaşanması da beni yazmaktan soğutan sebeplerden en önemlisiydi. Fakat geçtiğimiz günlerde izlemiş olduğum bir film , yazma tutkumu yeniden alevlendirdi. Bu film, adını başlıkta da gördüğünüz gibi; gerçek bir yaşam hikayesine dayanan "Koç Carter". Bu sayfayı düzenli takip eden okuyucular, benim biyografi filmlerini ne kadar çok sevdiğimi bilirler. Bohemian Rhapsody, The Last Dance ve Müslüm filmleri buna örnek. 

  Koç Carter filmi, 2005 yılında vizyona girdi. Film, lise düzeyinde takım çalıştıran coach Ken Carter'ın hayat hikayesinin bir bölümünü anlatıyor. Koç Carter, zamanında kendisinin de okuyup, basketbol oynadığı ve rekorlar kırdığı Richmond High School 'un başına antrenör olarak gelir. Fakat bu okulun şöyle bir özelliği vardır. Okul, içerisinde gettoyu barındıran bir öğrenci yapısına sahiptir. Yani okulda bulunan öğrenciler, klasik Amerikan High School filmlerinde olduğu gibi zengin, yakışıklı ve başarılı tipler değil aksine gettonun içerisinde yetişmiş; orta seviye, başarısız ve disiplinsizdirler. Koç Carter ise hayatında disiplini ilk sıraya koyan bir yapıya sahiptir. Basketbol takımında bulunan oyuncularına ilk iş olarak içerisinde eğitimsel maddelerin de yer aldığı bir kontrat imzalatır. Bu kontrata uymayan kişiler ise ne kadar yetenekli olursa olsun takımdan ihraç edilir. İşte bu noktadan sonra gerçek bir savaş başlıyor. 2 saat 15 dakikalık bir filmde liseli gençlerin gerçek bir yolculuğuna ve karakter gelişimlerine tanık oluyoruz. Koç Carter'ın ortaya koymuş olduğu arketip: Kendine güvenen, inançlı, hırslı, disiplinli ve idealist tüm insan arketiplerini tek bir potada bileştiriyor. Aslında biz Türk insanı olarak bu tarz karakter arketiplerine yabancı değiliz. Bizim TV dünyamızda da yayınlanan bazı yapımlarda bu tarz insanları gördük. Buna 2 tane örnek verince hemen hatırlayacaksınız. Bu tiplerden ilki Hayat Bilgisi dizindeki Afet Güçverir karakteri. Diğeri ise ülkemizde birçok insana basketbolu sevdiren Koçum Benim dizisindeki Tarık Akan'ın oynadığı Koç Can karakteri. İki diziyi de hatırlayın. Bu söylemiş olduğum karakterler diziye dahil olmadan önce, bulundukları okullarda ki öğrenciler hep serseri ve başarısız tiplerdi. Bu iki karakterden sonra ise yapıları tamamen değişiyordu. İşte Koç Carter da bize bunu vaat ediyor. Filmin verdiği en büyük mesaj ise bana göre şu: Her ne kadar bir alanda yetenekli olursanız olun, eğitim ve disiplin olmadan o yetenek hiçbir işe yaramaz. Filmin oyuncu kadrosunda ise Samuel L. Jackson, Channing Tatum ve Octavia Spencer gibi isimler yer alıyor. İMDB puanı ise 7.3 olarak belirlenmiş. Benim bu filme puanım : 8/10 . Tekrar yeni bir filmde göüşünceye dek şimdilik hoşçakalın!


                                                                 KUTLAY ZEREY