25 Haziran 2019 Salı

MACERA DEVAM EDİYOR : TOY STORY 4



  Merhaba sevgili blog okuyucularım. Ben Kutlay. Bu hafta yepyeni bir filmle daha sizlerle birlikteyim. Bu hafta ele alacağım film, hepimizin çok sevdiği ve yine bir çoğumuzun çocukluk kahramanlarından birisi olan Şerif Woody ve onun oyuncak arkadaşlarının başına gelenleri ele alan Toy Story ve o serinin son filmi olacak.

  Toy Story,  animasyon anlamında dünyanın en iyi firması olan Pixar ın 1995 yılında vizyona soktuğu bir animasyon filmdir. Filmin ana konusu ise şudur: Oyuncak Woody,  Onun sahibi olan Andy ile çok yakın dosttur. Tabi Andy oyuncakların canlanabildiğinden habersizdir. Bir gün,  ailesi Andy'e doğum gününde Buzz Lightyear adında, dönemin en gelişmiş oyuncağını alır. Bu oyuncağa bayılan Andy ise o ana kadarki en yakın dostu Şerif Woody i bir kenara atar. Bunun üzerine birbirinden ilginç olaylar gelişmeye başlar. Toy Story filmi çıktığı ilk dönemde tüm dünyada büyük bir yankı uyandırdı ve çocuk, yetişkin fark etmeden herkes tarafından çok sevildi. Serinin ilk filmi yaklaşık 500 milyon $ hasılat elde etti. Hatta filmin kitapları ve oyuncakları da çıktı ( ki ben de zamanında almıştım)  Serinin ikinci filmi 2000 yılında,  üçüncü filmi ise 2010 yılında vizyona girdi ve ekibe eklenen yeni oyuncaklarla ilk filmdeki başarı tekrar edildi hatta bu filmler Oscar ödülü bile getirdi. Serinin son filmi ise tam 9 yıl sonra, geçtiğimiz günlerde vizyona girdi. Ben de çocukluğumda en sevdiğim yapılardan birisi olduğu için gitme ihtiyacı hissettim. Andy, artık üniversite çağına geldiği için oyuncaklarını Bonny adında başka bir çocuğa verir. Bonny,  bir gün anaokulundayken çöpte bulduğu atıklardan Forky adında bir oyuncak yapar ve ona inanılmaz derecede bağlanır. Fakat Forky,  bir oyuncak olduğunu kendisine yediremez ve bulduğu her fırsatta kendisini çöpe atmaya çalışır. Şerif Woody nin görevi ise Forky ı korumak ve çocuğu Bonny'i mutlu etmektir. Bir gün Bonny ve ailesi karavan yolculuğu yaparken Forky karavandan atlar ve bir lunaparkta kaybolur. Woody ve en yakın dostu Buzz Lightyear ise onu bulmaya çalışırlar ve bu süreçte bir çok ilginç olay kahramanlarımızın başına gelir.

  Toy Story 4 filminde beni mutlu eden birçok şey vardır. Dinozor Rex, Woody nin büyük aşkı Boo Peep,  bay ve bayan patates kafa,   uzayan köpek ve kadın kovboy Jessie gibi çocukluğumuzda çok sevdiğimiz karakterleri görmek beni çok mutlu etti. Ayrıca son filmin seslendirme koltuğunda Tom Hanks (woody ) , Keanu Reeves (duke caboom)  gibi usta isimler de var. Canınız sıkıldığı zaman çocuklarınızla beraber (ya da benim gibi arkadaşlarınızla beraber)  gidip izizleyebileceğiniz bir animasyon filmi Toy Story. Son film dünyada ilk haftada 200 milyon $ dan fazla gişe yaptı bile. Bu efsane yapıma puanım 8/10. Yeni bir filmle tekrar görüşünceyedek. Şimdilik hoşçakalın!

                                                               Kutlay ZEREY

20 Haziran 2019 Perşembe

KRALIYETIN GERÇEK YÜZÜ : THE CROWN


  Merhaba sevgili blog okuyucularım. Ben Kutlay. Bu hafta yeni bir yazıyla daha sizlerle birlikteyim. Bu hafta, başlıktan da görmüş olduğunuz gibi, bir film yazısı değil bir dizi yazısıyla sizlerle birlikteyim. Bu hafta sizler için seçtiğim dizi "The Crown" Siz de farklı farklı dizilerin yazılarını istiyorsanız yorum bölümünden bana yazabilirsiniz.

  The Crown, 2016 yılında başlayan bir Netflix orijinal yapımıdır.  The Crown,  ana hatlarıyla Türkçe'ye kraliyet veya kraliyet tacı diye çevrilebilir. Dizinin konusu ise şöyle : Şu anda hala Britanya kraliyenin başında olan Kraliçe 2. Elizabeth ve onun kocası Edinburgh dükü prens Philiph'in , Elizabeth'in 1952 yılında tacı taktığı andan itibaren günümüze kadar yaşadığı olayları ele alıyor.  Tabi 67 yıllık bir hükümdarlık sürecini düşününce 2. Dünya savaşının sona kalan izlerinden başlayıp ( ki bu savaş döneminde kraliçenin babası 6. George kraldır.  Ve Nazi yanlısı bir amca olayların içindedir ) soğuk savaş,  Körfez Savaşı gibi tarihte önemi büyük olan dönemleri de kapsıyor. Dizi de işe henüz 2 sezon geride kalmış durumda ve bu iki sezon kraliçenin ilk on yılını ele alıyor. Bu dönemlerde ise özellikle ilk sezonda Winston Churchill ikinci karakter olarak ön plana çıkıyor. İlk sezonda daha çok Elizabeth in taca alışma sürecini ve kocası Dük Philiph'in kraliyet ailesi içerisindeki benlik arayışına ve kendisini sorgulama sürecini görüyoruz. Çünkü, İlk sezonda Philiph,  adeta bir saray soytarısı gibi, dediği hiçbir şey yapılmayan, vasıfsız bir prens gibi konumlandırılmış. Bu arada hatırlatmak gerekirse,  prens Philiph de halk içerisinden değil, soylu bir aileden gelmektedir. Kendisi Yunanistan ve Almanya lordudur.  Ama tabi bu eziklik durumu ikinci sezonda biraz da olsa ortadan kalkıyor. Çünkü sezon ikide Philip biraz daha arka planda kalıyor. Daha çok siyasi çekişmelere ve diğer yan olaylara odaklanma fırsatı buluyoruz.

  The Crown dizisinin temelde bize anlatmak istediği şey ise şu: Kraliyet ailesi mensubu olmak veya kraliçe olmak görüldüğü kadar kolay ve güzel değildir. Çünkü bir yandan devleti yönetirken diğer yandan da aile içi zorluklarla ( philip in benlik arayışı, prens Charles in gönderildiği okul ve kraliçenin kardeşi Margaret'in karmaşık ve bir o kadar da zor aşk hayatı gibi)  uğraşmak zorundasınız. Dizi,  oyuncu kadrosu olarak da çok zengin. İlk iki sezonda Elizabeth rolünde Claire Foy (harika iş çıkarmış)  , prens Philip rolünde ise Doktor Who dan tanıdığımız Matt Smith var, Prenses Margaret rolünde Mission Impossible 6 da karşımıza çıkan Vanessa Kirby var. Dizinin 3. Ve 4. Sezonunda ise kadro şu şekilde olacak : Elizabeth rolünde Oscar ödüllü oyuncu Olivia Colman,   Philiph rolünü Tobias Menzies, prenses Margaret karakterini ise ünlü oyuncu Helena Bonham Carter ( Harry Potter da canlandırdığı Bellatrix Lestrange rolü hala hafızamdadır) canlandıracak. Son olarak dizi tavsiye edeceklerim  arasındadır. Diziye genel puanım 7/10. Tekrar başka bir yazıda görüşmek üzere. Şimdilik hoşçakalın!

                                                                 Kutlay ZERE