28 Nisan 2016 Perşembe


                                     BİR ŞAMPİYONLUĞUN HİKAYESİ

  Tek ihtimali olan taraftarın takımıdır Galatasaray. Bu futbolda da aynı, basketbolda da aynı. Galatasaray'ın amacı her zaman oynadığı her alanda kupayı kazanmaktır. İşte bunlardan bir tanesi de dün gece gerçekleştirildi. Abdi İpekçi'de ytarih yazıldı ve EuroCup tarihte ilk kez Galatasaray tarafından Türkiye'ye getirildi. Aslında bu süreç çok uzun bir süreç bende bu haftaki yazımda Galatasaray şampiyonluğa kadar nasıl geldi biraz ondan bahsedeceğim.
 Aslında bu şampiyonluk süreci 5 Eylül 2015 tarihinde başladı. Galatasaray, FİBA tarafından Euroleague'ye alınmadı ve Ergin Ataman bu karardan sonra şu açıklamayı yaptı: "O zaman biz de EuroCup'ı alarak direk olarak kupaya katılacağız" İşte bu kararlı süreç bugüne kadar devam etti ve sonucunda şampiyonluk geldi.
Grup Süreci
 Galatasaray, EuroCup'ta grup aşamasına F Grubu'ndan girdi. Gruptaki diğer rakipleri ise Neptunas, AEK, Krasny Oktyabr, Nizhny ve Hapoel Bank Yahav'dı. Galatasaray bu gruptan lider olarak çıktı.

Pınar Karşıyaka İle Dev Kapışma
 Gruptan çıkan Galatasaray, son 16 turunda bir diğer temsilcimiz Pınar Karşıyaka ile karşılaştı. İzmir'de oynanan mücadeleyi Karşıyaka 4 sayı farkla kazandı. İkinci mücadelede ise Galatasaray maçı 93-65 kazanarak çeyrek finale yükseldi.

Berlin'de Gerilimi Yüksek Maçlar
 Pınar Karşıyaka'yı eleyen Galatasaray, çeyrek finalde Alman temsilcisi Bayern Münich ile eşleşti. İlk maç Almanya'da oynandı. Çok stresli geçen mücadeleyi Bayern 99-89 kazandı ve 10 sayılık avantajı yakaladı. Abdi İpekçi'de oynanan ikinci mücadeyi ise Galatasaray 13 sayı farkla, 72-59 kazanarak adını yarı finale yazdırdı.

Rakip Gran Canaria
 Yarı finalde rakip inanılmaz üçlük yüzdeleriyle oynayan İspanyol temsilcisi Gran Canaria oldu. Çoğu otorite bu maçın erken final olduğunu iddia etti. İlk maç bu sefer Abdi İpekçi'de oynandı ve temsilcimiz 14 sayı farkı yakalayarak maçı 94-81 kazandı. İkinci maç ise tam bir gerilim filmine sahne oldu. Son 7 saniyeye 13 sayı farkla mağlup giren Galatasaray,  son hücumda Micov'un bloğuyla rakibini durdurdu ve finalde Fransız temsilcisi Strasbourg'un rakibi oldu.
VEE DEV FİNAL
 İlk maç 22 nisan günü Fransadaydı. Temsilcimiz sahadan 66-62 mağlup ayrıldı ve her şeyi 27 nisanda oynanacak mücadeleye bıraktı. Kupanın gelmesi için Galatasaray'ın en az 5 farkla kazanması gerekiyordu. Dün akşam oynanan o müthiş mücadelede Galatasaray Sinan Güler ve Lasme'nin üstün performansıyla, 11 sayı farkla 78-67 kazandı ve kupanın sahibi oldu.
 Evet bugün sizin için Galatasaray'ın EuroCup macerasını inceledim. Fazla söze gerek yok tebrikler Galatasaray!
                                                Kutlay ZEREY

17 Nisan 2016 Pazar

BATMAN Mİ? SUPERMAN Mİ?














 Merhaba sevgili blog okuyucularım. Bu hafta sizler için vizyona girdiği andan itibaren Dünya'da büyük bir yankı uyandıran Batman Vs Superman: Adaletin Şafağı filmini değerlendireceğim. Film için spoiler olabilir dikkatinize. DC Universe'nin 2 süper kahramanı Batman ve Superman bu filmde karşı karşıya. Şimdi aklımıza takılan ilk soru şu: "Madem bunlar iki iyi kahraman. Neden birbirleriyle savaşıyorlar?" Sorunun cevabı çok basit. İkisi de birbirlerini dünya için bir tehdit olarak görüyorlar. Superman, "Gotham Yarasası" nı ailesini kurtarmadığı için suçlarken, Bruce Wayne ise Clark Kent'in güçlerini kötü yönde kullandığını iddia etmektedir.

FİLMİN GÜZEL YÖNÜ
1- Filmin ilk olarak güzel yönü bu iki karakterin ortak bir düşmanı oluyor. Yani Batman ve Superman baştan sona bir didişme içerisinde değil. Filmin bir yerinden sonra ortak bir düşman için birleşiyorlar. Peki kim bu ortak düşman. Tabi ki de Lex Luthor. Metropolis şehrinin sahibi. Amacı ise hem Batman'i hem de Superman'i yok ederek Dünya'nın tek sahibi olmak. Sinematografik açıdan ise Lex Luthor tam bir anti-kahraman. Yaptığı birçok kötülük olmasına rağmen, sevimli yüz ifadesi onu biraz da olsa "Joker" e yaklaştırıyor.
TEKNİK VE EKİPSEL ELEŞTİRİLER
1- Filmin birkaç eleştirilecek yönü var tabi ki de. Bunlardan bir tanesi yönetmen. Zach Sneijder bu filmin hem yapımcısı hem de yönetmeni. Biz Christopher Nolan'cılar olarak bu film biraz daha yüzeysel kalıyor. Nolan bizi aklıyla daima şaşırtmayı başarırken, Sneijder'de aslında neler olabileceğini hemen anlıyoruz. Bu anlamda yaratıcılık biraz sınırlı kalmış.

2- Christian Bale'nin filmde olmaması. Zaten bu role Ben Affleck'in geldiğinin duyurulduğu günden beri Batman hayranlarının kafasında bir soru işareti oluşmuştu. Evet bende Bale'yi filmin içerisinde çok aradım. Çünkü Bale'nin o güler yüzlü, sempatik Batman'i gidip yerine Affleck'İn gayet sert, intikam için yanıp tutuşan, dominant Batman'i gelmiş. Bu da beni fazla hoşnut etmedi açıkçası.

 

BONUS (SPOİLER İÇERİR): SUPERMAN ÖLÜYOR!

 

 Evet filmin en can alıcı yeri. Superman filmin sonunda ölüyor. Peki nasıl oluyor da Dünya'yı bile gerçek anlamda yerinden oynatan bir süper kahraman ölüyor? Bu sorunun cevabı da filmin içerisinde saklı.

 

 Sonuç olarak uzun zamandır beklediğimiz bu film beni fazla tatmin etmedi ve bana kalırsa bir önceki üçlemenin fazlasıyla gerisinde kaldı. Ama yinede izlemekte fayda var. Başka bir yazıda görüşünceye dek şimdilik hoşçakalın, blog sayfamı takibe devam edin!


                                                     Kutlay ZEREY

10 Nisan 2016 Pazar

BİR DERBİDEN DAHA FAZLASI: KARŞIYAKA-GÖZTEPE

  Merhaba sevgili blog okuyucularım. Bu hafta sizler için İzmir'in ve Türkiye'nin en büyük derbilerinden birini, Karşıyaka-Göztepe derbisini mercek altına aldım. Burada derbinin tarihinden, ilklerinden ve ilginç olaylarından bahsedeceğiz.
DERBİNİN ÖYKÜSÜ
1960lı yıllara kadar İzmir şehir merkezi, Güzelyalı, Konak ve Alsancak ibaret olmuştur.Cumhuriyetten önce ise Konak ve Alsancak'ta Yahudi,Rum ve Avrupa Mahalleleri yer alırdı.Körfez'in karşı yakasında ise Karşıyaka bulunurdu.Burası tamamen Türk mahallelerinden oluşur bundan dolayı da Karşıyakalılar kendilerini İzmir'in Türk kesimi olarak görürlerdi.Bundan dolayıdır ki sonrasında kuracakları futbol kulüplerinin renkleri de Türk'ün kırmızısını ve İslam'ın yeşilini taşıyacaktır.Karşıyakalılar, Biz Karşıyakalıyız der körfezin karşısına geçerken de İzmir'e gidiyorum diye konuşurlardı.Bu durum Osmanlı yıllarında başlamış ve İzmir göçlerle metropol konumuna gelene kadar 1980li yıllara kadar sürmüştür.İşte Karşıyaka böyle bir geleneğin takımıdır.Günümüzde Bayraklı ve Bornova ilçeleri Karşıyaka ile İzmir şehir merkezini hemen hemen birbirine bağlamış durumdadır.Ne var ki Karşıyakalılar ile İzmir arasındaki futbol rekabeti ise en az eskisi kadar sıcaktır. Göztepe, İzmir'in Güzelyalı semtinde kurulmuş olan bir kulüptür.Her ne kadar semt kulübü olarak yola başlamış olsalar da bir İzmir takımı görünümündedirler.İzmir'in Karşıyaka ve çevresi dışındaki hemen her yerinden taraftarları vardır.Göztepe bir anlamda da kendilerine küçümseyerek bakan Karşıyakalılara karşı İzmir kentinin tepkisidir
İLK MÜCADELE
 Türkiye'nin 2 dev kulübü arasındaki ilk maç 12 Mart 1944 tarihinde oynanır ve o mücadeleyi Göztepe 3-1 kazanır.
BİR DÜNYA REKORU...
 Tarih 16 Mayıs 1981, yine bir derbi zamanı. Fakat bu derbi diğerlerinden biraz daha farklı. Çünkü bu derbide İzmir Atatürk Stadı'nı tam 80 bin kişi (40 bin Göztepe, 40 bin Karşıyaka) doldurdu ve bu Dünya'da 2. lig de en fazla seyirci rekoru haline geldi. Ve bu rekor hala devam etmektedir. Karşıyaka 1 puan farkla 33. haftaya giriyordu ve kazandığı takdirde son hafta öncesi 1.Lig'e çıkmayı garantileyecekti.Göztepe ise kazanarak son haftaya 1 puan önde girmeyi hesaplıyordu.Karşılaşmada tribünler ikiye bölünmüştü.40.000 Karşıyakalı, 40.000 Göztepeli takımlarını destekledi.Maça Ege çevresinden seyirciler geldi.Karnaval havasında geçen karşılaşma 0-0 sona erdi ve Karşıyaka son haftaya avantajlı girdi.Son hafta ise Karşıyaka yönetiminin uğruna tren kaldıracağı Bandırmaspor deplasmanında Karşıyaka gol atamayacak,Göztepe ise evinde Balıkesirspor'u 3-2 yenerek Süper Lig'e çıkacaktı.
DERBİDE İLKLER

İki Takım Arasında Oynanan İlk Maç:   Göztepe 3 - 1 Karşıyaka (12/03/1944)
İlk gol:     Tuncer Çeliktaş (Göztepe)
İlk Hakem:   Faruk Talu
En çok gol atan: Gürsel Aksel , Tuncer Çeliktaş - 4 (Göztepe) /  Ogün Altıparmak - 4 (Karşıyaka)
En çok görülen sonuç:  1-0 (12 defa)
En gollü maç: Karşıyaka 4 - 5 Göztepe
En farklı skor:
Karşıyaka 6 - 2 Göztepe (05/03/1961)
Göztepe 3 - 0 Karşıyaka (19/04/1959)
 Evet sevgili sosyal Amanda okuyucuları, bu hafta sizler için Karşıya ve Göztepe arasındaki rekabeti değerlendirdim. Blogumu takip edin!

                                                Kutlay ZEREY

8 Nisan 2016 Cuma

FUTBOLUN KATİLİ: HAKEMLER

 Evet sevgili sosyal amanda okuyucuları. Bugün sizin için farklı bir konuyu ele aldım. Konu başlığı biraz dikkat çekmiş olabilir. Tabi başlıkta hakem olunca konu da Türk takımlarını ligde veya Avrupa'da katleden hakemler olacak.


1-PETER FRÖJDTFELDT

 İlk anda bu isim size pek tanıdık gelmeyebilir. Kendisi Euro 2008 de efsane olan Türkiye-Çek Cumhuriyeti maçını yönetmişti. Ve biz milli takım olarak o maçta sadece Çekleri değil aynı zamanda bu hakemi de yendik. Verdiği hatalı kararlar, tam 5 dakika bizi 10 kişi oynatması ve bu sebepten 2-0 geriye düşmemiz onu kara listeye almaya yeter de artar bile.

2-VİCTOR KASSAİ

 Sene 2008. Galatasaray UEFA Kupası'nda çeyrek final mücadelesine çıkıyor. Zorlu bir Bordeaux galibiyetinden sonra rakip Alman Hamburg. İlk maç Almanya'da. Hakem Macar futbol federasyonundan Victor Kassai. Maç 1-1 sona eriyor. Ama kendisinin Hamburg'un net ofsaytını gol vermesi ve son dakikada karşı karşıya düşürülen Ümit Karan'a penaltı vermemesiyle tanıyoruz. Bu sonuçta Galatasaray'ı turdan etti. Ayrıca 2014 Dünya Kupası'nda verdiği hatalı kararlar da neredeyse hakemlik kariyerini bitirmiştir.

3-ROBERTO ROSETTİ

Yıl 2008 Avrupa Şampiyonası çeyrek finalinde rakibimiz Hırvatistan. Maça İtalya futbol federasyonundan Roberto Rossetti atanıyor. Rosetti'nin annesi Hırvat. Fazla söze gerek yok herhalde. Peki sonuç? Rosetti ve hırvatlar açısından hüsran.

4-DENİZ ATEŞ BİTNEL

 Bir örnekte bizim ülkemizden. Bu örnekleri aramak için çok uzaklara gitmeye hiç gerek yok. Geçtiğimiz haftalarda oynanan Galatasaray-Trabzonspor mücadelesini yönetti. Haksız iki penaltı, çok tartışılan 4 kırmızı kart, verilmeyen kartlar ve  türk futbolu ve hakemliği için kara bir gün. Maçın en doğru hareketi ise Salih Uçan'ın hakeme kırmızı kart göstermesi.

BONUS: İVAN BEBEK

 Soyadının Bebek olduğuna bakmayın. Zira Fenerbahçe'yi bir "Bebek Katili" gibi katletti.  UEFA Avrupa Ligi son 16 turu ikinci maçında Braga'da oynanan maçın hakemi. Yine ofsayt bir gol, penaltı olmayan bir penaltı ve skandal bir kırmızı kart. Sonucunda Fenerbahçe'yi turdan etti. Ve ne tesadüftür ki bakın. Yine bir Türk takımı ve yine bir Hırvat hakem!
 Evet sevgili okuyucular. Bu hafta sizler için hakemleri değerlendirdim. Yeni yazıda görüşünceye dek Sosyal Amanda'dan ayrılmayın!

                                         KUTLAY ZEREY