game of thrones etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
game of thrones etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Mayıs 2019 Pazartesi

BIR EFSANENIN SONU: GAME OF THRONES FINAL


  Merhaba sevgili blog okuyucularım . Ben Kutlay. Yepyeni bir yazıyla daha sizlerle birlikteyim. Bu yazınızı konusunu başlıktan da gördüğünüz gibi Game Of Thrones oluşturuyor. Game of Thrones,  bu sabah yayınlanan 8. Sezonun 6. bölümüyle büyük finalini yapıp, bizlere veda etti. Fakat yayınlanan son sezon, izleyiciler tarafından çok da fazla beğenilmedi. Ben de bugün sizler için dizinin son sezonunda nelerin iyi, nelerin kötü olduğunu ve sezonun neden bu kadar eleştirildiğini ele alacağım. Yani anlayacağınız, son sezonla alakalı konuşacağımız çok şey var. Hadi başlayalım.

  Game of Thrones,  2011 yılından beri HBO kanalında yayınlanan, temelini George R. R. Martin'in "Buz Ve Ateşin Şarkısı" adlı 9 kitaplık serisinden alan, epik fantastik tarzda bir dizi. Ve birçok bölümüyle tahmin edemediğimiz şeyleri yapan, yaptıkça bizi daha çok etkileyen, etkiledikçe daha çok ekran başına bağlayan bir başyapıt. Dizi, o kadar çok önemli hale geldi ki başta Harvard olmak üzere bir çok üniversitede ders olarak gösteriliyor. 8 yıldır süren bu dizi, bu gece yayınlanan son bölümüyle ekranlara veda etti. Fakat yayınlanan son sezon bir çok izleyiciyi olduğu gibi beni  de tatmin etmedi.

1- Yaşanan olayların bizi tatmin etmemesi.   Bu tatminsizlikler  3. bölümde başlıyor. Dizinin üçüncü bölümü akgezenlerle yapılan savaşı konu alıyor. Ve bir saat yirmi dakikalık bölüm komple gece savaşıyla devam ediyor. Aslına bakarsınız dizinin en çok dikkat çeken bölümlerinden bir tanesi. Çünkü bu bölümün çekimleri tam 55 gün sürdü.  Peki bu bölümün bizi tatmin etmeme sebepleri neler olabilir?

1A - Dothrakilerin savaşta en önde gidip 30 saniyede hemen, Nasıl olduğunu anlayamadan öldürülmeleri. Ki biz ikinci sezondan beri Dothrakilerin nasıl büyük ve korkusuz savaşçılar olduğunu, düşman tarafından kolay kolay alt edilemeyecek bir savaşçı grubu olduğunu çok iyi biliyoruz. O nedenle böylesi güçlü bir grubun akıbeti ne olduğunu bilmeden yok edilmesi benim hiç hoşuma gitmedi. Bu arada Dothrakilerden bahsetmişken büyük lider Khal Drogo 'yu da anmadan geçmeyelim. Hala çok erken öldüğünü düşündüğüm karakterlerden biridir kendisi.

1B- Golden Company 'nin gereğinden fazla şişirilmesi. Evet buna da anlam veremedim. Çünkü sezon başından beri Dany ile Cercei arasında geçecek olan gerçek taht savaşında Golden Company nin Cercei tarafından yönetileceği ve bu ekibin ona büyük avantaj sağlayacağı hem dizi içerisinde hem de internet sitelerinde birçok kez dile getirilmişti. Ama biz izleyiciler olarak Golden Company i 1 dakika gördük. Orada da kılıç bıraktılar ve  tek bir kılıç sallamadan Lekesizler tarafından öldürüldüler.

2 - Bazı karakterlerin karakter gelişimlerini hala tamamamlayamamış olmaları. Bu konuda Jamie Lannister beni çok yanılttı ve üzdü. Biliyorsunuz ki Jaime diziye başladığımız ilk sezonlarda çok kötü ve ölümcül bir şövalyeydi. Fakat ilerleyen sezonlarda gerçeğin farkına varıp, kardeşi Cercei 'nin ne kadar kötü birisi olduğunu fark ettiğinde iyi birine dönüşmüştü. Nitekim son sezonda aradığı aşkı da buldu. Fakat sürekli kararsız tavırları yüzünden tekrar Kings Landing e döndü ve mantığı seçmesi gerektiği yerde aşkı seçerek benliğini tamamlayamadan bu diyardan göçtü gitti. Halbuki ben onun bir tapınakta taşların altında kalarak değil de meydanda savaşarak ölmesini beklerdim. Tabi bu noktada olayın içerine Sansa,  Arya,  Brienne gibi karakterleri katmıyorum. Çünkü yaşadıkları birçok şey onları dizide gelmeleri gereken yere getirdi.

3 - Daenerys 'ın bir anda Mad Queen'e dönüşmesi.  Evet bunu zaten bekliyorum ama bu kadar çabuk değil. Çünkü kendisi deli kral olarak da adlandırılan Aerys Targaryen in soyundan geliyor. Yani delilik kanında var. Daha önce izlediğimiz bölümlerde bunların işaretlerini de görmüştük. Mereen de köle tacirlerini yakması, Yunkai de yer alan ve ona karşı çıkan üst düzey yöneticileri yakması, Her ne kadar zalim de olsa Samwell Tarly nin babası Randyll ve abisi Henry ı gözü kapalı ortadan kaldırması zaten kanında o deliliğin olduğunu bize gösteriyordu. Fakat 8. sezonun 5.bölümünde bütün Kings Landing ı ve orada yaşayan suçlu, suçsuz, yaşlı, genç herkesi gözünü kırpmadan yakması onu deliliğin sınırlarına getirdi. Bunun tek sebebi Missandei'nin öldürülmesi olabileceğini zannetmiyorum.

4 - Jon snow ' un son sezonda çok sönük kalması. Sekizinci sezon içerinde sürekli kararsızlık yaşayan, yaptığı her şeyde tereddüt eden, amiyane tabirle sünepe bir Jon gördük. Özellikle kendisinin Aegon Targaryen olduğunu öğrendikten sonra bu durum had safhaya çıktı. Çünkü biz onu sekiz sezon boyunca (her ne kadar araya Robb  Stark girse de)  demir tahtın gerçek kralı olarak gördük.  Fakat kendisi hiçbir zaman öyle davranmadı. Gece savaşında sürekli ejderha tepesinde gezip, savaşa neredeyse hiç girmemesi beni Jon dan birazcık soğuttu. Ve tahtta yapamayacağını hepimiz anlamış olduk. Son olarak da gerçeğin farkına varıp Daenerys 'ı öldürdü ve yeni kral tarafından ait olduğu yere, Gece nöbetçilerinin yanına geri döndü.

 Dizinin son sezonunda yaşanan tatminsizlikler yazmakla bitmez. Buna masada unutulan kahve bardağı ve son bölümde kralı seçtikleri sahnede Samwell in ayağının ucunda duran şu şişesini katmıyorum bile. Onların hepsi devamlılık hatası olarak göz ardı edilebilir. Ama konu anlamında yaşanan tutarsızlıklar, ve son sezonda bizi şaşırtmak yerine görmek istediğimiz şeyleri vermeleri göz ardı edilemez. Göz ardı etmek kolaycılığa kaçmış olur diye düşünüyorum.  Kitapların hepsini okumuş ve dizinin tamamını defalarca izlemiş birisi olarak yayınlanan final bölümünün Redd Wedding den, Joffrey Baratheon'un ölüm sahnesinden ve son sezonda yapılan savaşların Battle Of Bustard dan daha iyi olması gerektiğini beklemek benim en büyük hakkımdır diye düşünüyorum. Çünkü tam iki sene bekledik. Ama bunu değil. Sonuçta o tahta Brandon Stark  oturdu. Evet bilge bir lider olabilir ama konu bilgelik olacaksa bence Samwell daha iyi olurdu(!) . Bizim beklediğimiz asıl lider, aklı başında, tereddüt yaşamayan bir Jon Snow du. Ama o da kraliçeyi öldürdüğü için gece gözcülerinin yanına döndü. Sansa, kuzeyin kraliçesi oldu,  Arya ise haritanın sonuna doğru yelken açtı. Dizi bitti ama bir yanımız hep eksik kaldı. Ama tüm ekibe sekiz sezon boyunca yaşattıkları için teşekkür ediyorum. Artık yeni çıkacak kitapları ve spin-off ları bekliyor olacağız. Hoşçakalın!

                                                                    Kutlay ZEREY 


1 Eylül 2017 Cuma

EFSANEDE SON SEZONA DOĞRU: GAME OF THRONES 7. SEZON DEĞERLENDİRMESİ

 

 Merhaba sevgili blog okuyucularım. Ben Kutlay. Yine yeni bir yazıyla sizlerleyim. Bu hafta hakkında konuşacağımız konu tüm dünyanın ilgiyle takip ettiği Game Of Thrones. Bildiğiniz gibi dizinin 7. sezonu geçtiğimiz hafta pazartesi günü ekrana veda etti. Son sezon olacak olan 8. sezona ise en az 1.5 sene var. Bakalım bu sezon Game Of Thrones da neler olmuş ve yaşanan olaylar bizi son sezonda hangi noktaya götürecek?

1- Sezona Arya Stark ile müthiş bir giriş yaptık. Bildiğiniz gibi kendisi 6. sezonun finalinde Walder Frey'i öldürmüştü. 7. sezonun ilk bölümünün ilk sekansında Arya, Walder'ın yüzünü alarak tüm Frey hanedanlığını yok etti. Dolayısıyla 3. sezonun finalinde yaşanan "Red Wedding" in de intikamını almış oldu.

2- 6. sezonda kendisini unuttuğumuz ve uzun zaman haber alamadığımız Jorah Mormont tamamen ay hastalığına yakalanmış olarak ilk bölümde geri döndü. 3. bölümün sonunda Samwell Tarly tarafından iyileştirilerek güneye yani Daenerys'a geri döndü.

3- Dizide sanki hiç yokmuş gibi yepyeni bir kötü karakter edindik. Peki kim mi o? Kendisini Greyjoy'ların kalesi olan Demir Adaların kralı ilan eden ve aynı zamanda Theon Greyjoy ve Yara'nın amcası olan Euron Greyjoy... Demir Adaların kralı olamasına rağmen Kings Landing'den ayrılmayan, kraliçe Cercei ile evlenmeye çalışan ve bu uğurda Targeryen - Lannister savaşında Lannisterlar adına en ön saflarda yer alan bir karakter. Ama sezonun son bölümünde aslında ne kadar da ödlek biri olduğunu görmüş olduk. Zira kendisi canlı bir ak gezen görünce (her ne kadar sonradan oyun olduğu anlaşılsa da) oradan topuklamayı tercih etti.

4- Babaları Ned Stark'ın birinci sezonun dokuzuncu bölümünde ölmesinden bu yana Winterfell'den ayrı olan ve adeta sürgün hayatı yaşayan Brandon ve Arya sonunda Winterfell'e geri döndü. Arya usta bir savaşçı ve Yüzsüz Adam (yüz değiştiren) olarak dönerken, Brandon ise 3 gözlü kuzgun (dilediği zaman geçmişe gidip istediği anıyı görebilen) olarak geri döndü. Ki Brandon'ın rolü burada çok kritik. Çünkü Hodor'un neden sürekli Hodor! dediğini, Night King ve Ak Gezen ordusunun neden kuzeyi istediğini ve en önemlisi Jon Snow'un aslında Ned Stark'ın değilde Rhaegar Targaryen'in oğlu olduğunu bu sayede öğrendik. Ki zaten başka da bir işe yaramıyor.

5- Bu sezon yıllardır beklediğimiz ve hep hayalini kurduğumuz birliktelik sonunda gerçekleşti. Kuzeyin kralı Jon Snow ve Demir Tahtın varisi Daenerys Targaryen sonunda buluştu. Ama Lannistelar için değil (Ki Targaryenlar ve Lannistarlar taht için büyük bir savaş içerisindeler) kuzeyden gelen gerçek bir tehlike olan Night King ve onun 200.000 kişilik akgezen ordusu için... Daenerys buna başta inanmasa da yapılan bir savaşta ak gezen ordusunu kendi gözüyle gördüğü için ve 3 ejderhasından birisi olan Viserion'u kaybettiği için Jon Snow ile birliktelik kurdu. Tabi bunun için Cercei Lannister ile bir ateşkes imzalaması gerekiyordu ve bunun için bir Lannister olan ama kendi ailesini babası Tywin'i öldürdükten sonra bırakan ve Daenerys'a hizmet etmeye başlayan Tyrion kendisini feda etti ve ablası Cercei ile görüşmeye gitti. Ve sonunda ateşkes imzalandı.

6- Peki bu sırada kuzeyde yani Winterfell'de ne oldu? Jon Snow, güneye gittikten sonra kuzeyi oranın varisi olan Sansa Stark'a bıraktı. Sansa kuzeyin leydisi oldu. Daha sonrasında kardeşleri Arya ve Brandon da yanına geldi. Son bölümde dizinin kilit karakterlerinden birisi olan Lord Baelish, Sansa ve Arya'nın arasını açmak için bir oyun oynadı ama ikisi de oyuna düşmedi ve Baelish'i oyuna düşürüp daha önceki suçlarından dolayı idam ettiler. Kuzeyi ele geçirmeye çalışan Baelish'in sonu ise şöyle oldu:












 Velhasıl Kuzey artık Jon Snow olmadan da yükseltilebilir. Çünkü Jon Snow aslıda bir Stark değil, Targaryen.

7- Gelelim en önemli noktaya. Bu sezon Jon Snow'un Stark değil Targaryen olduğunu öğrendik. Jon Snow'un babası aslında Ned Stark değil, Rhaegar Targaryen. Annesi ise Ned Stark'ın kardeşi olan Lyanna Stark. Fakat Lyanna ölürken çocuğunun ölmesini istemediği için abisi Ned'den çocuğun kimliğini saklamasını ister. Ned Stark ise çocuğu sahiplenir adını Jon koyar. Ama Jon Snow'un asıl adı Aegon Targaryen. Yani aslında Demir Tahtın bir numaralı varisi. Ama kendisinin bundan haberi yok. İşin tehlikeli tarafı ise Daenerys ve Jon arasında bir aşk başladı. Ama ikisi de birbirinin akraba olduğundan ve aralarında hala - yeğen ilişkisi olduğundan habersiz bir şekilde sezonu tamamladılar. İşte sezonun en büyük trajedisi.

Peki 8. sezonda bizi neler bekliyor?

 Dizinin sekizinci ve son sezonu için önümüzde en az 1.5 sene var (2019 a da kayabilir) Peki bu süreçte neler olabilir?

- 7. sezonun final sahnesinde Night King ve ak gezen ordusu, ak gezen yaptıkları ve Daenerys'ın ejderhalarından birisi olan Viserion'un da mavi ateşi sayesinde bin yıldır geçilemeyen Sur'u yıkıp geçti ve Sur'un içlerine doğru ilerleyeme başladılar. Eğer Jon ve Dany, haberi alıp zamanında yetişemezlerse ileride Kuzey diye bir şey kalmaz ve insanlar arasındaki savaşı fırsat bilerek aradan çıkan ak gezenler herkesi öldürüp tüm dünyanın hakimi olabilir (ki bu bizi şoka sokar)

- Tyrion'un başına kötü şeyler gelebilir. Kendisi ateşkes için kendisini feda edip ablası Cercei ile anlaşmıştı. Ama bu bir oyun. Çünkü Targaryen ve Jon Snow, ak gezenlerle savaşırken Cercei Lannister en can alıcı noktada Dany'i arkasından vuracak ve Targaryenlere karşı kaybettiği yerleri geri alacak (Buna kardeşi Jamie Lannister bile karşı çıkıp kuzeye Jon Ve Dany ile birlikte savaşamaya gitti). Bunu öğrenen Dany ise bu hainliğin içerisinde Tyrion'un da olduğu düşünüp ( ki adamın haberi bile yok ) onu cezalandırmak isteyebilir. Ki Dany'nin cezası da mahkumları ejderhalarına yaktırmak (Tarly ailesinin başına gelenleri unutmayalım)

Her ne olursa olsun Game Of Thrones da bizi mükemmel bir son sezon bekliyor olacak. Hoşçakalın!


                                                          Kutlay ZEREY













 

9 Ekim 2016 Pazar

MAHŞERİN 7 ATLISI: MUHTEŞEM YEDİLİ


  Merhaba sevgili blog okuyucularım. Ben Kutlay. Bu hafta yine güzel bir filmle sizlerle birlikteyim. En son olarak Sully filmini değerlendirmiştim. Bu hafta sizler için değerlendireceğim film ise günlerdir merakla beklediğim The Magnificent Seven yani Muhteşem Yedili olacak. Aslında bu filmi daha önce değerlendirmeyi planlıyordum ama bazı sağlık sorunları sebebiyle ertelemek zorunda kaldım.

  Muhteşem Yedili, Türkiye'de 23 Eylül 2016 tarihinde tüm sinemalarda aynı anda vizyona girdi. Açıkçası film gişede beklenen başarıyı gösteremedi ve (benim de gitmiş olduğum sinemada olduğu gibi) genellikle küçük salonlarda gösterildi. Kısacası filmin konusundan bahsetmek gerekirse şöyle bir akış filmi takip ediyor: Vahşi Batı'da Muhteşem Yedili, sanayici Bartholow Bague'nin sert yönetimi altındaki fakir köyü onun yönetiminden alma için tutulur. Bu grubun lideri ise aslında bir ceza avukatı olan Sam Chilsom ( Denzel Washington ) dur. Ve olaylar gelişmeye başlar.

FİLMİN OLUMLU YÖNLERİ

 1-  Filmin en olumlu yönü kesinlikle oyuncu kadrosu. Zaten filmde Denzel Washington, Chris Pratt ve Ethan Hawke'yi görünce filme kendiliğinizden gidiyorsunuz.

 2- Film, Quentin Tarantino'nun yönetmenliğini yaptığı Hateful Eight filmine çok benziyor. Ama filmin olumlu yönlerini almışlar. Bu da filmi diğer klasik western filmlerinden ayırıyor.

 3- Filmde ki olay 1860'lı yıllarda geçmesine rağmen günümüze kolaylıkla uyarlanabilen bir yapıda çekilmiş. Filmde tarihleri görmediğiniz sürece günümüzde geçtiğini düşünebilirsiniz.

FİLMİN OLUMSUZ YÖNLERİ

 1- A Klasman bir oyuncu kadrosuna sahip filmin B Klasmanı bir yönetmene sahip olması. Filmin yönetmeni Antoine Fuqua. Daha önce birkaç başarılı Hollywood filminde yönetmen olmasına rağmen Fuqua, kendi düşüncesini bana geçiremedi.

 2- Filmde bazı sekansları çok uzun buldum. Özellikle filmin açılışında yer alan kilise sahnesi (din eleştirisi de var) ve filmin sonlarına doğru olan savaş sahnesi bana gereksiz derecede uzun geldi ve beni filmin akışından kopararak karakterlerle olan özdeşleşmemi kopardı.

  Bu yönlerin dışında ilginç olaylar da mevcut. Filmin bir sahnesinde Sam Chilsom bir hayvanı çiğ bir şekilde yiyiyor. Bu da bana Game Of Thrones'te Khallesi'nin at kalbi yediği sahneyi hatırlattı. Sonuç olarak gidilebilecek bir film olduğunu düşünüyorum ve filme 10 üzerinden 6 veriyorum. Başka bir filmde görüşmek üzere. Hoşçakalın!

                                                                               Kutlay ZEREY 

20 Eylül 2016 Salı

DİZİLERİN OSCAR'I : EMMY

 


Merhaba sevgili blog okuyucularım. Bugün özel bir yazı ile yine sizlerle birlikteyim. Bugünkü yazımda sizler için pazar gecesi düzenlenen 68. Emmy Ödülleri'ni değerlendireceğim. Bakalım pazartesi akşamı neler olmuş?


Kırmızı halıda şıklık yarışı

 Her ödül töreninde olduğu gibi bu ödül töreni de kırmızı halı geçişiyle başladı. Bu geçiş Türkiye saatiyle saat 02:00 da başladı ve 03:00 a kadar devam etti. Kırmızı halıya Game Of Thrones kızları damga vurdu. Emilia Clarke, Lena Headey ve bu sene ilk defa adaylık alan Maisie Williams gecenin kırmızı halı kazananı olmayı başardı.


 Gecenin Garanti Ödülleri

  Oscar yazımda da paylaştığım gibi Emmy'de de bu sene garanti ödüller vardı. En İyi Drama dizisi dalında Game Of Thrones, En İyi Komedi Dizisi dalında Veep, En İyi Kadın Oyuncu dalında Julia Luis Dreyfus (kazandığı 6. Emmy ödülü) ve Mr. Robot dizisinden Rami Malek (her ne kadar Bob Odenkirk'ü tutsamda) gecenin garanti ödüllerini kazanan isimler oldular.


 Gecenin Sürprizleri

  Sıra geldi gecenin sürprizlerine. Tabi bunlar bana göre sürpriz olan ödüller.  Drama Dizisinde En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında Bloodline'dan Ben Mendelshon (İlk adaylığını alan Kit Harrington ve Peter Dinklage gibi isimler varken) , tarihi bir dizi olan Downton Abbey'den Maggie Smith (Benim adayım Emilia Clarke'ydı) Komedi Dizisinde En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında Baskets'dan Louie Anderson (Life With Louie desem?), Mini Dizi ve TV Filminde En İyi Yardımcı Erkek Oyuncuda Sterling Brown ( John Travolta ve David Shwimmer varken) gecenin sürprizleriydi.


Geceye Damga Vuran Olaylar

 - 68. Emmy Ödül Gecesine damga vuran birkaç olay vardı. Bunlardan birincisi ödül töreninin sunucusu Jimmy Kimmel'ın açılış konuşmasıydı. Burada Chris Rock'ın Oscar'da yaptığı gibi toplumsal eleştiri olmasa da yarışmacılara eleştiri vardı. Jimmy Kimmel, 9 adaylık ve 4 Emmy kazanan Maggie Smith'e (dün gece 5 oldu) ^"ödül törenine gelmeyeceksen Emmy'de kazanma" dedi. Bu arada Maggie Smith şimdiye kadar hiçbir Emmy'e katılmamış.

- Gecenin 2. olayı bir mini dizi olan , geceye damga vuran yapım O.J Simpson cinayetini konu edinene FX'in The People vs O.J Simpson: An American Crime Strory oldu. Bir Amerikan Suç Hikâyesi dizisi geceyi 5 ödülle kapattı. 

- 3. ve son olay ise Louie Anderson'un ödül alması ve aldığı ödül sonrasında yapmış olduğu müthiş konuşma oldu. Zira Life With Louie ,Louie Anderson'un hayat hikayesini anlatan çizgi film, benim izlemekten en fazla keyif aldığım çizgi filmdi. 

                                                      Kutlay ZEREY